16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak olan yeni Anayasa değişikliği konusunda referanduma gidilme gereğine ilişkin CHP İl Başkanı Metin Yaşar; ülkede işsizlik, ekonomik kriz ve terör gibi daha önemli sorunlar varken bu referandumun halka dayatılmasının gereksiz olduğunu söyledi.

 “Referandum tamamen rejim değişikliğini içermektedir” vurgusu yapan Yaşar, gerçek gündem işsizlik, ekonomi, terör, insan hak ve özgürlükleri olması gerekirken, halkın önüne sunulan yeni Anayasa’da ülkenin refahını, ekonomisini geliştirecek, işsizliğini azaltacak, terörü önleyecek bir tane madde göremediğinin altını çizdi.

Anayasa değişikliğinin gerçekten iktidarın dediği gibi bir hükümet değişikliği olmadığını ifade eden Yaşar, “referandum ile birlikte getirilmek istenilen 18 maddelik Anayasa tamamen rejim değişikliğini içermektedir” dedi.

Türkiye’nin bu süreçte kutuplaştırıldığının yanlışlığına da değinen Yaşar, “hayır” oyu vereceklerinde terör ile birlikte lanse edilmesinin çok yanlış bir söylem olduğu görüşünde bulundu.

Yaşar, vatandaşların toplumu bölen söylemler nedeniyle “hayır” oyu vereceğini de belirterek, “vatandaş diyor ki; FETÖ ile, PKK ile, HDP ile eşleştiriyorlar hayır verecek olanları. Ben “evet” verecektim lakin sırf böyle olduğu için “hayır” vereceğim diyen bir sürü insan var” dedi.

“Evet” diyecek siyasilerin bu şekilde istikrarın devam edeceğini, çift başlılığın ortadan kalkacağını ve tek yönetim olacağını belirttiklerini de değerlendiren İl Başkanı Metin Yaşar, bunun “evet”i savunacak kadar bilgi birikimleri olmayan insanların geliştirdikleri bir söylem olduğunu belirterek, “2002’den 2017’ye 15 yıldır bu ülkeyi zaten mevcut iktidar tek başına yönetiyor. Demek ki bu sistemden değil, yöneten insanların iciziyetinden kaynaklanıyor. Bu zamana kadar yasa çıkartmak istediler de ellerinde engel mi vardı? Koalisyon yok bir şey yok. Demek ki istikrarsızlık dedikleri bu değil yani tamamen yönetimdeki aciziyetlerinden kaynaklanıyor bu ülkeyi getirdikleri süreç” görüşüne yer verdi.

Vatandaşın referandumda neden “hayır” demesini ve CHP’nin bu konuya nasıl baktığını da değerlendiren İl Başkanı Metin Yaşar, getirilmek istenenin tamamen rejim değişikliği olduğunun altını çizerek, bütün yetkilerin tek bir adama verilmesine karşı olduklarını, Meclisin vasıfsızlaştıralarak hiçbir etkinliğinin kalmayacağını söyledi.

Cumhurbaşkanının tek başına Meclisi feshedebileceğini, yargının tamamen siyasallaşacağını da belirten Yaşar,  “140 yıllık demokrasi ve parlamenter kazanımlarımızın bir tek adamın iki dudağı arasına bırakılmasına karşıyız. Bu anayasa değişikliği ile Türkiye’nin tapusunu tek adama verin şeklinde 18 maddelik bir ucube anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız buna  karşıyız” dedi.

OHAL sürecinde olunması nedeniyle rahat bir kampanya yürütüp yürütemeyecekleri imkanını da değerlendiren İl Başkanı Metin Yaşar, böylesine rejim değişikliği içeren bir Anayasa metninin oldu bittiye getirilip hiçbir platformda yeterince tartışılmadan iki partinin hukukçusu tarafından hazırlanmış bir anayasa değişiklik teklifi olarak halkın dahi bilgilendirilmesinden kaçırılarak hazırlandığını belirterek, “bu Anayasa metni dikkat ederseniz komisyonlarda tartışıldı, Meclis’te bizim vergilerimizle yayın hayatını sürdüren TRT bile vermedi bunları hiçbir kanalda. Bu tartışmalar verilmedi halkın bilgilendirilmesi önlendi” dedi.

Yaşar, Vali Süleyman Elban’ın referandum süreci ile ilgili kendileri ile toplantı yapacağını da belirterek, “bir tek kişinin Bilecik’te çıkıp da ben bu referandumu OHAL yasalarının hüküm sürdüğü bu dönemde insanların özgürce sandığa gitmelerini sağlayacağım demesi yeterli değil ki. Başka illerde ne olacak? Başka ilçelerde ne olacak? Ben o yüzden bu referandumda “evet” savunan siyasetçilere de, “hayır” savunan siyasetçilere de itidal tavsiye ediyorum” dedi.

CHP öncülüğünde diğer siyasi partiler SP, DP, VP, DSP ile sivil toplum örgütleri ve sendikalarla birlikte Bilecik’te ortak bir çalışma yürütülüp, yürütülmeyeceğini de değerlendiren İl Başkanı Metin Yaşar, bu konunun sadece CHP’nin sorunu olmayarak, ülkede yaşayan 80 milyon bireyin ortak sorunu olduğunu söyledi ve Demokrat Parti İl Başkanlığında DP İl Başkanı, SP İl Başkanı, DSP İl Başkanı, VP İl Başkanı, sivil toplum örgütleri başta ADD olmak üzere, ortak bir toplantı yaptıklarını belirtti.

Yaşar, “hayır” broşürleri ile sahaya inip vatandaşın önüne çıktıklarında hiçbir şekilde siyasi parti amblemi kullanmayacaklarına da vurgu yaparak, “yaptığımız toplantıda söylem birliğine vardık. Hepimiz bu referandum ile ilgili hayır kampanyasının içinde yer alacağız ama bundan sonraki çalışmalarımızı ne şekilde yaparız konusunda bir değerlendirme yapmadık sadece tüm bu siyasi partilerle ve sivil toplum örgütleriyle birlikte ortak bir basın açıklaması metni hazırlamayı planladık” dedi.

17 Nisan sabahı sandıktan “evet” çıkması halinde bizi neyin beklediğini, “hayır” çıkması halinde ise neyin beklediğini açıklayan İl Başkanı Metin Yaşar, “hayır çıkarsa hiçbir şey olmayacak yine Başbakan görevinde aynı yetkilerle devam edecek, Bakanlar Kurulu devam edecek, Cumhurbaşkanı da devam edecek.

Ama “evet” çıkarsa kendisine dokunulamayan bir diktatör ortaya çıkar, etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar. Meclisi mezara, demokrasiyi de tarihe gömeriz” dedi.

CHP İl Başkanı Metin Yaşar, gerçekleştirdiğimiz röportajda şu görüşlere yer verdi:

 “ Neden böyle bir referanduma gidilme gereği duyuldu? İhtiyacımız varmıydı referanduma gidilmelimiydi şu anda?

Bir kere bu ülkenin gerçek sorunu 18 maddelik Anayasa değişikliği değil. Gerçek gündemi bu ülkenin işsizlik, ekonomi, terör, insan hak ve özgürlükleri olması gerekirken Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli birkaç ay önce grup konuşmasında ortada hiç anayasa değişikliği gündemi yokken, bunu gündeme getirmesiyle işte bugün 18 maddelik bir Anayasa değişikliği ile halka gidiyoruz.

Ben merak ediyorum bu referandumda halkı, toplumu, ülkeyi birebir ülkenin refahını, ekonomisini geliştirecek, işsizliğini azaltacak, terörü önleyecek bir tane madde göremiyorum.

Bu Anayasa değişikliği gerçekten iktidarın dediği gibi bir hükümet değişikliği falan değil, bu referandum ile birlikte getirilen 18 madde tamamen rejim değişikliğini içermektedir. Onun için bu referandum sonucu ister evet olsun, ister hayır olsun ülkemizin geleceği için güzelliklere ve hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu süreci Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı olarak toplumu kutuplaştırmadan, geçmiş seçimlerde nasıl yaptıysak bu şekilde geçirip sonlandırmanın ülkemiz için hayırlı olacağını düşünüyorum.

Çünkü bu referandum süresince gözlemlediğim kadarıyla gerçekten toplum geriliyor ve bu bilinçli yapılıyor. Niçin bilinçli yapılıyor? Sanki bu referandumda “hayır” diyen insanları terör ile ilişkilendirilmekte. “Evet” cephesini savunan kesim özellikle iktidar partisinin sözcüleri, Başbakan ve Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bu bana göre çok yanlış bir yöntem. Bu ülkeyi hiçbir noktaya götürmez bu yüzden ben kendilerini sükûnete davet ediyorum.”

Kutuplaşma yönünde iddialar var, artık Türkiye’nin ikiye bölündüğü gibi, bu sürecin sonu nereye gidecek?

Birebir görüştüğümüz insanlarda böyle bir propaganda yöntemini benimsemeyen bir tane yurttaşımıza rastlamadım. Bu toplumu bölen söylemlere rağmen ben “hayır” vereceğim diyor. Diyor ki beni FETÖ ile, PKK ile, HDP ile eşleştiriyorlar hayır verecek olanları. Ben evet verecektim lakin sırf böyle olduğu için “hayır” vereceğim diyen bir sürü insan var. İnsanlar artık bu tip siyaseti istemiyorlar. Ve ülke şimdi ne olacak? Yüzde 51 evet çıktı, yüzde 49 hayır çıktı. Bu ülke düşünce bazında karpuz gibi ikiye bölünmüş olacak. Bir grup demokratik sistemden yana tavrını koyuyor, diğerleri de tek adamlık sistemine evet diyor. Bu toplumda düşünce farklılığı oluşturuyor. Peki şimdi yüzde 49 hayır çıksa, bu seçilen Cumhurbaşkanı yüzde 49’un cumhurbaşkanımı olacak? İşte aslında toplum baştan bölünmüş oluyor. Sen bu söylemlerle yola çıktığın zaman insanları ötekileştirdiğin zaman, tarafsız kavramı ortadan kalkıyor.

Bir Cumhurbaşkanı nedir? Ülkenin bir nevi sigortasıdır. Tarafsız olmak zorundadır. Bizin ana unsur olarak bu referanduma karşı duruşumuzun temel nedeni Cumhurbaşkanının tarafsız olması yönünde ve tarafsız olacağına dair Anayasa’da yer alan metnin üzerinden yemin ediyor.

Ben diyor “tarafsız bir Cumhurbaşkanı olacağıma” diyor fakat şimdi getirilen yasada Cumhurbaşkanı siyasi partisi ile bağı kesilmiyor, partisinin genel başkanı olma yolu açılıyor şimdi bu nasıl olacak? Az önce dediğim gibi Cumhurbaşkanı devlet yönetiminin sigortasıdır. Tarafsız olması gerekir. Ülke sıkıntıya girdiği zaman demokratik olan sistemlerde mevcut olan siyasi parti genel başkanlarını çağırır ve bir konsensus sağlamaya çalışır. Ülkenin sorunları var bunlara hep birlikte çözüm bulalım der tarafsız bir Cumhurbaşkanı. Ama şimdi bu anayasa değişikliği ile gelecek Cumhurbaşkanı taraflı olacaktır. Yani bu devletin sigortası ortadan kalmış olacaktır. Evimizde elektrik bile kesilse ne yaparsınız? Önce gidip sigortayı kontrol edersiniz acaba sigortamı attı diye. Şimdi bu sistem gelirse ülkenin sigortası atacak.

 “Evet” diyecek siyasilere nedenini sorduğumuzda istikrar devam edecek, çift başlılık ortadan kalkacak ve tek yönetim olacak diyorlar bunu açıklar mısınız?

Bir kere bu bir komedi bu eveti savunmaktan aciz, evet savunacak kadar bilgi birikimleri olmayan insanların geliştirdikleri bir söylem bu. Yani 2002’den 2017’ye 15 yıldır bu ülkeyi zaten mevcut iktidar tek başına yönetiyor.

Meclis çoğunluğu var, Başbakan onlardan, Cumhurbaşkanı onlardan ülke iyimi yönetiyor? Demek ki bu sistemden değil yöneten insanların iciziyetinden kaynaklanıyor. Burada istikrar olduysa hep beraber evet diyelim, işsizlik önlendiyse, ekonomi düzeldiyse, terör bittiyse hep beraber evet diyelim zaten 15 yıldır bunlar yönetmedi mi bu ülkeyi? Peki hangi noktada Türkiye bu saydığım işsizlik olsun, ekonomi olsun, terör olsun mesafe alabildi mi? Yani bu zamana kadar yasa çıkartmak istediler de ellerinde engel mi vardı? İstikrar tamamda zaten 15 yıldır iktidarlar. Koalisyon yok bir şey yok. Demek ki istikrarsızlık dedikleri bu değil yani tamamen yönetimdeki aciziyetlerinden kaynaklanıyor bu ülkeyi getirdikleri süreç.

Vatandaş neden “hayır” demeli? Cumhuriyet Halk Partisi bu konuya nasıl bakıyor?

Ben Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı olarak gerçek bir Başkanlık sistemini Amerika’da olduğu gibi böyle bir başkanlık sistemi getirilse bende evet diyebilirim. Ama getirilmek istenen böyle bir yönetim değişikliği, sistem değişikliği falan değil. Bu getirilmek istenen rejim değişikliğidir. Türk tipi başkanlık nedir yani, dünyada bir sürü başkanlıklar var. Yemen’de de, Suriye’de de, Mısır’da da var. Daha önce Yugoslavya’da vardı o ülkenin kaç parçaya bölündüğünü hepimiz biliyoruz. Bu getirilmek istenen rejim değişikliğidir. Biz 140 yıllık parlamenter demokrasimizin devam etmesini istiyoruz, bunun eksikleri var bunu da güçlendirerek bu ülkenin daha iyi noktaya geleceğine inanıyoruz. Dünyada yapılan bir sürü çalışmalarda Başkanlıkla yönetilen ülkelerde var, parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde var ama gelişmişlik düzeyi en yüksek ülkeler parlamenter sistemle yönetiliyor. Biz bütün bu yetkilerin tek adama verilmesine karşıyız. Niçin karşıyız biliyor musunuz; şimdi bu tek adam başkan yardımcıları atayacak, bu anayasa değişikliği ile kaç tane başkan yardımcısı atayacağı belli değil. Bakanları dışarıdan seçecek, Meclisi vasıfsızlaştıracak, Meclisin hiçbir etkinliği kalmayacak. %51 ile gelen bir Cumhurbaşkanı tek başına Meclisi feshedebilecek. Çünkü Meclis’te %100 halk iradesiyle geliyor, bütün siyasi partilerin vekilleri parlamentoda temsil ediliyor, %51 ile gelen bir başkan %100 ile gelen bir Meclisi feshedebilecek artı bu yetmedi demokrasilerde 3 tane erk vardır; yasama, yürütme, yargı şimdi bunlar ortadan kalkıyor.

Bir kere yargı tamamen siyasallaşıyor. Niçin siyasallaşıyor? Seçilen Cumhurbaşkanı AYM’nin tamamını atayabiliyor. 15 üyeli AYM’nin 12 tanesini kendisi seçiyor. Yine HSYK’nın 12 tane üyesinin 6 tanesini seçilen Başkan görevlendirecek diğer 6 tanesini de Meclis görevlendirecek Meclis kim? Yine onun çoğunlukta olduğu bir siyasi parti olacak. Başkan veya Cumhurbaşkanı siyasallaştığı zaman o partiden seçilecek milletvekili listesini de kendisi yapacak. Onlar seçtirilecek, vatandaşa onlar gelecek parlamentoya Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun %100’de bu irade tarafından belirlenmiş olacak. Böyle bir yönetim biçimi olabilir mi? Biz buna karşıyız 140 yıllık demokrasi ve parlamenter kazanımlarımızın bir tek adamın iki dudağı arasına bırakılmasına karşıyız.

Şimdi biri apartmana yönetici oluyor, seçimle oluyor biliyorsunuz. O kişi seçildikten sonra yönetici diyor ki; “Benim sizlere, daha iyi hizmet verebilmem için bu apartmanın tapularını bana verin” diyor. Şimdi siz evinizin tapularını yöneticiye verir misiniz? Vermezsiniz. Şimdi bu anayasa değişikliği ile Türkiye’nin tapusunu tek adama verin şeklinde 18 maddelik bir ucube anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız buna da karşıyız.”

OHAL sürecinde rahat bir kampanya yürütme imkanınız olacak mı?

Geçmişte de biz Anayasa değişikliği yaptık. Ama böylesine önemli, böylesine rejim değişikliği içeren bir Anayasa metni oldu bittiye getirilebilir mi?

Anayasa metinleri tüm ülkede konsensüs sağlanarak, siyasi partiler arasında, odalarda, barolarda, üniversitelerde hepsinin görüşleri alınarak bir ortak konsensüs sağlanır, ondan sonra komisyona getirilir, Meclis’e gelir, eğer geçerse buralardan halk oylamasına gider. Bu Anayasa değişiklik maddeleri Türkiye gündeminde hiç tartışıldı mı? Üniversitelerde tartışıldı mı? Barolarda tartışıldı mı? Sivil toplum örgütlerinde tartışıldı mı? Siyasi partilerde tartışılıp bir uzlaşı sağlandı mı? Sağlanmadı ve iki tane partinin iki tane hukukçusu tarafından hazırlanmış bir anayasa değişiklik teklifi bu.

Halkın bile bilgilendirilmesinden kaçırıldı bu anayasa metni. Çünkü bu Anayasa metninin ucube bir Anayasa metni olduğunu kendileri de biliyorlar, eğer halk doğru bir şekilde bilgilendirilse halkın huzuruna getiremeyeceklerini biliyorlar.

Dikkat ederseniz komisyonlarda tartışıldı bu Meclis’te bizim vergilerimizle yayın hayatını sürdüren TRT bile vermedi bunları hiçbir kanalda. Bu tartışmalar verilmedi halkın bilgilendirilmesi önlendi. Şimdi böyle bir Anayasa metnine “evet” demek mümkün mü yahu? Hal böyle olduğu zaman Bilecik Valimiz ben de severim şahsen, bende de iyi izlenimler bırakmıştır, Bilecik’te ben böyle bir şeye izin vermeyeceğim anlamında ifadede bulunmuş, bizi de Salı günü saat 17.00’de toplantıya çağırıyor büyük ihtimalle bununla ilgilidir ama bir tek kişinin Bilecik’te çıkıp da ben bu referandumu OHAL yasalarının hüküm sürdüğü bu dönemde insanların özgürce sandığa gitmelerini sağlayacağım demesi yeterli değil ki.

Başka illerde ne olacak? Başka ilçelerde ne olacak? Bu kadar gerilerek bir toplumu sandığa götürmek çok da kolay bir iş değil. Ben o yüzden bu referandumda “evet” savunan siyasetçilere de, “hayır” savunan siyasetçilere de itidal tavsiye ediyorum. Yani biz bu ülkede yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz Kürdüyle, Lazıyla,  Çerkeziyle, Sünnisiyle,  Alevisiyle bu bir mozaik, bu bizim zenginliğimiz onun için bu ülke yıllardır kardeşçe yaşamaya alışmış ufak tefek şeyler olabilir ama hiçbir zaman bu referandum süreci bizi birlik beraberlik duygumuzdan uzaklaştırmaz diye değerlendiriyorum.”

17 Nisan sabahı sandıktan “evet” çıkarsa bizi ne bekliyor, “hayır” çıkarsa ne bekliyor?

“Evet” çıkarsa çok büyük olumsuzluklar bekliyor bir kere ben size bunları sıralayayım ama “hayır” çıkarsa hiçbir şey olmayacak yine Başbakan görevinde aynı yetkilerle devam edecek, Bakanlar Kurulu devam edecek, Cumhurbaşkanı da devam edecek.

Ama “evet” çıkarsa ne olacak, bu Anayasa ile birlikte bir diktatör yaratırız, her şeye dokunan ama kendisine dokunulamayan bir diktatör ortaya çıkar.

Demokratik rejimden ayrılarak bir otoriter rejim kurulur. Tek adam rejimi, hiçbir vatandaşın can, mal ve hukuk güvenliği kalmaz, her kişi kurum ve kuruluş bir tek kişinin vicdanına terkedilir. Yönetimi denetleyecek hiçbir güç kalmaz. Devlet yönetiminde ve ülkede zorbalık hâkim olur. Bir kişi hem hükümet, hem Meclis, hem mahkeme olur. Yasama, Yürütme, Yargı tek elde toplanır. Etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar. Hiçbir yaptırımı olmayan bir Meclis ortaya çıkar. Meclisi mezara, demokrasiyi de tarihe gömeriz…  Eğer evet” çıkarsa sonuçları budur.

CHP öncülüğünde SP, DP, VP, DSP, sivil toplum örgütleri ve sendikalarla birlikte Bilecik’te ortak bir çalışma yürütülecek mi?

Bilecik’te saydığınız unsurlar ile iletişim içerisine girdik. Beraber olmayı bizlere ilettiler. Demokrat Parti İl Başkanlığında toplandık. DP İl Başkanı, SP İl Başkanı, DSP İl Başkanı, VP İl Başkanı, sivil toplum örgütleri başta ADD olmak üzere, ortak bir toplantı yaptık daha önce kendi il binamızda yaptık.

Bu daha çok erken, bizim Ankara’da il başkanları toplantımız olacak daha sonra İl ve İlçe Başkanları ile birlikte toplantılarımız olacak, oralarda partimiz bu referandumla ilgili bir strateji belirleyecek. Bu sadece CHP’nin sorunu değil, ülkede yaşayan 80 milyon bireyin ortak sorunu bu. Dikkat ederseniz broşürlerimizle sahaya indiğimiz zaman vatandaşla buluşturacağımız neden “hayır” ile ilgili hiçbir şeyimizde siyasi parti amblemimizi kullanmayacağız. Zaten bakın burada da gördüğünüz gibi neden “hayır” demişiz. CHP amblemi falan yok. Bu da tüm vatandaşları bu işin içine katmak. Bu konu ile ilgili bilgilendirmek ve bu yönde biz yaptığımız toplantıda söylem birliğine vardık. Hepimiz bu referandum ile ilgili hayır kampanyasının içinde yer alacağız. Ama bundan sonraki çalışmalarımızı ne şekilde yaparız konusunda bir değerlendirme yapmadık sadece tüm bu siyasi partilerle ve sivil toplum örgütleriyle birlikte ortak bir basın açıklaması metni hazırlamayı planladık. O da Pazartesi gününden sonraya ertelendi. Çünkü SP İl Başkanları toplantısı varmış Ankara’da, DP’nin de Kurultayı var onun için bir hafta erteledik ve bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor ve edecek de bu sadece CHP’nin bir sorunu değil.

Bu ülkedeki bütün bireyleri ilgilendirdiği için herkesi katma çabamız var onlar da son derece duyarlılar, hatta SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun açıklamasını ben çok önemsedim biz bu referanduma neden “hayır” diyoruz, bir Başkanlık sistemi olarak görmüyoruz bunu bu sistem bütün kazanımların tek bir adamın iki dudağı arasına verilmesinden öte bir Anayasa değişikliği değildir. Ama şunu yapıyorlar dedi; “Hayır” diyecek tüm siyasi partileri vatandaşları terörle, onların işbirlikçileriyle ortak etmeye çalışıyorlar dedi. “Evet”i savunacak bilgi birikim ve doneleri olmadığı için böyle sığ söylemlerle “evet” kampanyası yürütmeye çalışıyorlar ve ben onlara itidal tavsiye ediyorum dedi ve çok güzel bir açıklama yaptı. Ben dedi niçin “hayır” cephesinde olduğumu çok net olarak açıkladım çünkü bu Başkanlık sistemi falan değildir, bu bir adama bütün yetkilerin verildiği bir diktatörlüktür dedi. Onun için Bilecik’te ben pek sıkıntı olacağını düşünmüyorum çünkü Bilecik toplumu, vatandaşlarımız bu konularda son derece duyarlı ve bilgilenmeye de, öğrenmeye de hevesli insanlar. Gezip gördüğüm yerlerde yapmış olduğumuz çalışmalarda buralarda edindiğim izlenimler hayırcı kesimin Bilecik’te çok daha fazla olduğudur.”

Editör: TE Bilişim