Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve Türk Toraks Derneği Batı Anadolu Şube Başkanı Doç. Dr. Şenay Yılmaz, Dünya KOAH Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklama yaptı.
Her yıl kasım ayının 3'üncü haftasında tüm dünyada KOAH günü etkinlikleri düzenlendiğini söyleyen Doç. Dr. Şenay Yılmaz, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı'nın (KOAH) nefes darlığı, öksürük, balgam gibi kalıcı solunumsal yakınmalarla ortaya çıkan önlenebilir ve tedavi edilebilir bir kronik akciğer hastalığı olduğunu ifade etti. KOAH'ın ileri yaşlarda daha sık görülse de erken yaşta da başlayabildiğini ve genç bireyleri de etkileyebildiğini belirten Doç. Dr. Yılmaz, "Yapılan çalışmalara göre, dünyadaki her 10 yetişkinden 1'i KOAH hastasıdır. Ülkemizde doktor tanılı KOAH sıklığı 45 yaş üstü bireylerde ortalama yüzde 8,8’dir. Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, yoğun şehirleşme nedeniyle artan hava kirliliğine maruziyet, iç ve dış ortamda odun ve kömür gibi fosil yakıtlar ile bitki sapları ve tezek gibi biyokütle yakıtlarının dumanının solunması KOAH hastalığına neden olan önemli risk faktörleridir. Bununla birlikte, yapılan çalışmalar KOAH hastası olan kişilerin yüzde 80’inin sigara içtiğini, tütün ve tütün ürünlerinin KOAH’ın en yaygın nedeni olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
"Hastanın yakınmaları hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler"
Yetersiz beslenme, özellikle çocuklukta geçirilen akciğer enfeksiyonları, iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruziyete bağlı olarak akciğer gelişiminin geri kalmasının da KOAH'a yol açabildiğini dile getiren Doç. Dr. Yılmaz, "Bunun yanı sıra küresel iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan anormal hava olayları (aşırı sıcak ya da soğuk gibi) ve orman yangınlarının KOAH görülme sıklığını artıtracağı, hastalığın seyrini olumsuz etkileyeceği ve erken ölümlere neden olacağı öngörülmektedir. KOAH’ta en sık görülen yakınmalar; öksürük, balgam, nefes darlığı ve bazı olgularda yorgunluk hissidir. Hastanın yakınmaları hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Hastalığın tanısı, sağlık kurum ve kuruluşlarında basit bir test olan nefes ölçüm testi ile kolayca konulabilir. Solunum fonksiyon testi olarak isimlendirilen bu test hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklığı belirler. Hem KOAH'ın önlenmesinde hem de hastalık yükünün azaltılmasında ilk ve en önemli müdahale basamağı risk faktörleriyle mücadele edilmesidir" şeklinde konuştu.
"Uzmanlar hava kirliliği bulunan yerlerde maske kullanılmasını öneriyor"
KOAH teşhisi konulan kişilerin bahsi geçen risk faktörlerinden uzak durmalarının, sağlıklı beslenmelerinin ve günlük egzersiz yapmalarının çok önemli olduğuna da vurgu yapan Doç. Dr. Yılmaz, sözlerinin devamında şunları söyledi:
"KOAH hastalarının, yaşadıkları yerlerin hava kalitesini T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kurulan Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı'ndan takip etmeleri ve dış ortam aktivitelerini buna uygun olarak düzenlemeleri faydalı olacaktır. Bu çerçevede; hava kirliliği bulunan yerlerde, özellikle dış ortama çıkılması halinde maske kullanılması da uzmanlar tarafından yapılan öneriler arasında yer almaktadır. KOAH’ın bireysel tedavisinde ‘inhaler’ olarak bilinen ve solunum yoluyla uygulanan nefes açıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Öte yandan, hastalığın seyrini kötüleştirecek alevlenmelerden ve zatürreden korunmak için grip ve zatürre aşılarının yapılması önemlidir. Solunum yetmezliği gelişen hastalar, evde oksijen tedavisi ve evde solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç duyabilmektedir. Bunun yanı sıra, akciğer rehabilitasyonu uygulanması hastaların günlük yaşamlarının daha kaliteli hale gelmesini sağlamaktadır. Akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için; tütün ve tütün ürünlerini kullanmayın, soluduğunuz ortam havasını temiz tutun, dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın, yaş grubunuza uygun aşınızı olun ve iklim değişimine duyarsız kalmayın.”