“Duygusal Açlık, Duygusal Yeme” çoğumuzun “ sinirlendikçe yiyorum “ “canım sıkılınca yiyorum “ “kafama bir şey takılınca yiyorum “ diye ifade ettiği bir yeme davranışı biçimdir. Duygusal yeme, açlık hissinden değil, kişilerin ani duygu değişiminden kaynaklanan bir yeme şeklidir. Eğer kişinin duygu değişikliği uzun sürerse, yeme davranışı da uzun süreceği için, kilo artışına hatta obeziteye neden olabilmektedir.
Bu durumun tam tersini yaşayan kişi sayısıda bir hayli fazla.
Bu kişilerde de duygu değişikliğinde “iştah kapanması” “bir şey yememe, bir şey istememe” durumları mevcut. Uzun süre bir şey yemedikleri gibi, bunun da farkına varmıyorlar. Bu da sağlıksız zayıflamaya, vitamin ve mineral eksikliklerine neden oluyor. Bu durum, daha küçük yaşlarda, hatta çocuklarda daha sık görülüyor. Çocuklar tepkilerini daha çok yemek konusu üzerine şekillendiriyorlar.
Duygusal yeme genelde olumsuz duygular sonucu gelişmektedir.
Genelde kişiler yalnızken, evde ve gizlice bu davranışı sergiler. Özellikle benlik saygısının azaldığı, yetersizlik hissine kapılan kişilerde sık görülür. Bu kişiler çok fazla yemek yedikleri için bir süre sonra obezite sınırına gelirler ve kendilerini daha çok beğenmeyip bir kırı döngüye girer ve daha fazla yemeğe yönelirler. Tabi tam tersi duyguda yani mutluluklarda, sevinçlerde de daha fazla yiyen kişiler mevcut. Bu kişiler daha çok sosyal ortamlarda, arkadaş çevresinde daha çok yemeye yönelip tüm sosyal faaliyetlerini yemek üzerine planlarlar.
Bu konuyu yeni doğum yapmış, emziren annelerin de çok fazla yemesine ve kilo almasına bağlıyorum.
Çünkü; çoğu anne hormonlarının da etkisiyle çok hassas bir döneme giriyor ve çevresinde de çok büyük bir baskı oluyor. Kendini yetersiz hissediyor, sütünün yetmediğini düşünüyor ve sürekli yemek yiyor. Hamileyken almadığı kiloları, emzirme döneminde almış oluyor. Maalesef burada da annenin fizyolojik açlığı değil, duygusal açlığı ön plana çıkıyor. Sonuçta, kilolarından mutsuz, kendi isteği yerine, çevresinin düşüncelerini yerine getiren bir anne oluyor.
Bir de neler yediğimize bakalım.
Duygu değişikliğinde yemeye başladığınızda neler yediğinizi bir hatırlamaya çalışın. Hatırladınız mı? Aslında birbirinden çok alakasız tatlar değil mi? Önce tatlı, sonra tuzlu, sonra ekşi ve çoğu zaman hepsi bir arada. Hatta, normalde tüketmediğiniz ne varsa yemiş bile olabilirsiniz. Sonrasında da ne yazık ki mide ağrıları, hazımsızlık problemleri başlıyor.
Peki böyle bir durumda ne yapmalıyız?
- Girdiğiniz duygusal durum, bir uzman yardımı gerektirebilir. Uzun süreli bir duygusal stres yaşıyorsanız mutlaka bir uzmana danışın ve içinde bulunduğunuz duygusal durumu aşmaya çalışın. Her zaman söylediğim gibi hiçbir yiyecek mucizevi değildir, sizi bir anda zayıflatmadığı gibi, içinde bulunduğunuz duygusal durumu da düzeltmez.
- Yemeğin öğün zamanları hariç yenmemesi gerektiğini kendinize sürekli hatırlatın.
- Evde dururken sürekli mutfağa yöneliyorsanız, ev dışı aktivitelere yönelin.
- Duygusal strese yemek yeme şeklinde cevap veriyorsanız evde paket gıdalar, yüksek kalorili yiyecekler bulundurmayın.
- Gerekirse neler yediğinizi not alın. Çünkü duygusal streste genelde “neler yediğimizi unutma” ve bunu göz önünde bulundurmama durumu mevcuttur. Tekrar yemek için mutfağa gittiğinizde, daha önce ne yediğinizi ve ne zaman yediğinizi yazdığınız notu okursanız kendinizi frenleyebilirsiniz.