Bir programda "Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir" diyen Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar’ın bu sözleri büyük tepki topladı ve Kolivar, tutuklandı.
Peki bu sözün altında Türk halkının nefretini toplayacak kadar önemli olan ekmek kutsaliyetinin kökeni nereden gelir?
Türk kültüründe ekmeğin yeri daima ayrı olmuştur. Yerleşik düzene geçmeden önceki göçebe dönemde, mayasız şekilde yapılan ve adına yufka ya da lavaş denilen ekmekler yapılırdı. Bu ekmekler oldukça uzun süre dayanabilir nitelikteydi. Ki bilindiği üzere, bugün hala ekmek yapımında kullanılan bir yöntemdir. Ardından yerleşik hayata geçilmesi ve farklı etkileşimlere girilmesiyle pek çok farklı ekmek türü çıkmıştır.
İslam inanışında ekmeğin tarihçesi Hz. Âdem’e dayandırılır. Bu inanışla ilgili anlatıya Seyahatnâme’de rastlamak mümkündür. Evliya Çelebi, “Ekmekçiler Esnafı” başlıklı bölümde Hz. Âdem cennetten çıkarılıp yeryüzüne gönderilince Cebrail’in (as) yeryüzüne buğdayı getirdiğini ve Hz. Âdem’in yediği ilk yiyeceğin bu buğdaydan yapılan çorba olduğu bilgisini verir. Daha sonra Cebrail’in (as), Hz. Âdem’e buğdayı un, unu da hamur hâline getirmesini ve hamuru pişirip ekmek yapmasını öğrettiğini anlatır. Bu sebeple ekmekçilerin ilk pîrinin Hz. Âdem olduğunu kaydeder
Ekmek rızk kelimesiyle bir tutulmaktadır. Anadolu halkının iklim ve ekonomik şartlardan dolayı çok çeşitli yiyeceklere ulaşamamış, bu zor dönemlerde en büyük kurtarıcısı ekmek olmuştur. Yemeği “katık” ederek yiyerek açlıktan kurtulmuş ve buna kutsaliyet atfetmiştir.
İş yerimizi de ekmek kapımız olarak görürüz. Ekmeğimize laf söyletmeyiz, yeminlerimiz bile ekmek ve Kuran üzerinedir.
Türk toplumunun bu hassasiyetlerini görmezden gelip bir açıklamada bulunmak doğru değildir.