Av. Faik Akarkarasu; Türkiye’nin iç ve dış dengeleri, bu dengelerin ekonomiye ve sonunda da topluma yansımaları hakkında açıklamalarda bulundu.

2024 yılının ülkemiz açısından gerek iç gerek dış pek çok stratejik gelişmelerle, ekonomik yönden ise derin dalgalanmalarla 2025 yılının belirleyicisi olan bir yıl olduğunu belirten Akarkarasu, “Bilinenleri tekrar etmek 2025 yılı perspektifinde çok bir çözüm olacağı inancında değilim.”dedi.

2025 yılında ülke politikasını yönlendirecek kritik dönemeçler hakkında değerlendirmelerini açıklayan Akarakarasu şu ifadelere yer verdi:

“SURİYE EKSENLİ GELİŞMELER İÇ SİYASETİN DE PARAMETRELERİ OLACAKTIR”

“Suriye-Musul-Kerkük-Lübnan-Kıbrıs-Yumurtalık hattındaki gelişim ve enerji paylaşımına bağlantılı olarak yeniden Condoleezza Rice döneminde başlatılan Yeni Ortadoğu Projesinin adımlarına göre şekilleneceği gözükmektedir. Yani Suriye eksenli gelişmeler iç siyasetin de parametreleri olacaktır.

Örneğin; oluşturulacak Suriye Ordusu’nda Türkiye’nin etkisi nasıl oluşacak, YPG’nin Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde bulunan durumu nereye evrilecek, güneydeki İsrail ve batı bölgedeki Rusya üsleri ile birlikte ABD-Rusya-İsrail üçlü yapısına Türkiye’nin duruşu veya eklemlenmesi nasıl olacak, tersine göç gerçekleşecek mi… tekrarla beraber tüm bu unsurlar 2025 yılında olası siyaset kartlarının dağılmasındaki ana kozlar olacaktır.

“2025 YILINDAKİ BÜTÜN SOSYAL DENGELERİ ÜRETİM VE RESESYON ARASINDAKİ TAHTEREVALLİ BELİRLEYECEKTİR”

Keza Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan üretim maliyetlerindeki artış ve resesyon dalgasını, Türkiye; Çin ve bağlıları üzerinden ülkeye yatırım ile çözmeye çalıştığı gözükmektedir. Örneğin; İtalya’da üretilip yerli ve milli olduğu söylenen TOGG araç markası, 2 Çinli firmanın Türkiye’ye yapacağı doğrudan yatırımla doğal süreç olarak geriye kalacaktır.

2025 yılındaki bütün sosyal dengeleri üretim ve resesyon arasındaki tahterevalli belirleyecektir.

Sıkı para politikası mali politikalarla, örneğin verginin tabana yayılması, dolaylı vergilerin azaltılması, sanayici ve işçi sosyal desteklerinin oluşturulmasıyla bir bütünlük ifade eder. Aksi hal TL, döviz ve hisse senedi üçgeninden oluşan kağıt ekonomisinin kısır döngüsüne girer.

TOPLUMSAL BARIŞ VE DAYANIŞMA VURGUSU

Tüm bu unsurların, yani gerek dış politikanın, dış politikaya bağlı ekonomik devşirmeler ile iç dengeleri halkın refahına ve ülkenin bereketine ulaşabilmesi için ülkemizin parlamenter demokrasinin tüm kurumlarıyla işleyen ve TBMM’nin temsil ve çözüm merci oluşturması,

Yerel yönetimlerin israfsız mal ve hizmet üretimi alanında kılcal damar görevi görmesi,

Bürokratik yansızlık ve nesnelliğin öne çıkartılması,

Adalet kavramının ve adaletin tecellisinin toplum huzurunun birincil noktası haline getirilecek, tümden yeniden yapılanması,

Eğitimin, ayrıştırmadan öte tek elde doğrudan devlet tarafından ücretsiz temini, yani özel okul-devlet okulu ayrımının kaldırılması,

İşlevsiz tabela üniversitelerinin derhal kapatılması,

Tarım ve köyün yeniden üretime tersine göçün teşviki ile birlikte diğer tüm altyapı üretim araçlarıyla birlikte düzenlenmesi,

Demokratik yapıda yer alan sivil toplum örgütü anlayışının, hemşeri derneklerinden öte bir hal alması,

Nihayetinde toplumsal kalitenin yükselerek birbirinin ayağından çekeceği bir yerden omuzlarda yükselen bir toplumsal barış ve dayanışmasına bağlıdır.

 “SİYASİ İRADENİN AKIL VE BİLİMLE TAÇLANMASI EN BAŞTA MUHALEFETİN GÖREVİDİR”

21. yüzyılın getirdiği teknolojik ilerleme ve dijital devrim iyi okunmalı, bunun sosyal, siyasal ve ekonomik yeni kurum oluşumları, demokrasinin ve ortak aklın güçlenmesine hizmet edecek biçimde oluşturulması gerekmektedir. Siyasal iradenin akılla ve bilimle taçlanması ve bunun –mış gibi yaparaktan öte gerçek bir iradeyle samimi bir biçimde ortaya konulması en başta muhalefetin görevidir.

“SİYASETİN EN TEMEL İLKESİ UMUDUN VE GÜVENİN İKTİDAR OLMASIDIR”

Siyasetin en temel ilkesi umudun ve güvenin iktidar olmasıdır. Yukarıda çok kısa paylaşmaya çalıştığım gözlemlerimle, bu gözlemlere eklenecek pek çok veriyle birlikte rüya görmeden, kendinde keramet bularak siyaset yapmadan siyasetin her kademesi sorumluluk ve ricayla olduğu kabul edilerek yapılması halinde, ülkenin dinamikleri ve coğrafi konumu Türkiye’yi kıtalararası bir bağlantı ve çekim noktası haline getirecektir.

Doğan her gün dünya yeniden kurulur, geleceğe umutla, güvenle, Türkiye’nin büyük bir ülke olduğu inancıyla, hep birlikte bakalım."

Kaynak: HABER MERKEZİ