HERKESE BENDEN, BİTKİ ÇAYI GELSİN

Bitki çayı tarifi verelim ki, hem içelim hemde yazımıza şifa verelim.

 "1 çay kaşığı tane karabiber 1/2 çay kaşığı karanfil yarım çubuk tarçın 2 yemek kaşığı kuşburnu yarım portakal kabuğunun beyaz kısmı 10 dk. kaynat, süz, misss gibi boğazın tertemiz olsun"

Bu tarif hasta olmadan önce yapılabilecek küçük desteklerden ama alerjisi olanlar lütfen kullanmasın.

 BİTKİLERİN DİLİNDE, KENDİMİZİ BULMAK

İnsanoğlu için bitkiler çokşey söyler. Siz yeterki bitkilerin dilinde, kendinizi bulun. Türkiye'nin zengin florasında yetişen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler dünyası her insan için aradığı devasını, bağrında gizliyor. Bu bitkiler cilt hastalıkları, ruhumuza ve bağışıklığımıza oldukça etkilidir. Biz doğanın gücüne inandığımızda, bitkilerin dilinde kendimizi bulduğumuzda sağlık adına kendimize birşeyler katmışız demektir. Yaradan, insanoğlu için devayı yanıbaşına bırakmıştır. İhtiyacımız olan gereksinimi bölgesine bakmakla başlayabilir.

Bitkileri, siz nasıl kullanmayı seversiniz? diye sorsam, bu soruyu nasıl cevaplarsınız? Siz de, bana sorsanız ben derim ki; kültüre alınmış tıbbi ve aromatik bitkileri yetiştirmesiyle vücudumun hareket mekanizmasını çalıştırmayı; İlgi-alaka, bakım yapmakla, kendime ve doğama, ülkeme, aileme verdiğim katkı ile kalbimi beslemeye; Hasat sonrası, bitkinin kökü, yaprağı, çiçeği, meyvesi, tohumu derken bir kucak sevgi ile ruhumu beslemeyi; İşlenmesiyle; baharatı, çayı, yağı ile organlarımın ihtiyacı olan gıda takviyesi ihtiyacımı sağlamayı; Yağından; kremler, tonikler, serumlar elde ederek derideki hasarı onarmayı, Yapraklarından; tütsü yaparak evimin enerjisini yükseltmeyi, Çayı ile gargarası,boğaz ağrısı, kan şekerimi düzenlemeyi, sakinleştirici etkisini, metobolizmamı düzene koymayı, varsa mide bulantımı gidermeye vücuttaki mikrobun kırılmasına kadar uzanan şifasını yani her alanda bitkileri kullanmayı severim ben:) Düzenli ve ölçülü kullanımın yanı sıra uygulama şekli de dikkat edilecekler arasında! Sağlık sorunu olanlar, kronik rahatsızlığa bağlı olarak ilaç kullanan kişiler, hamileler doktor tavsiyesi üzerine kullanmaları önemli. Şuan amatör düzeydeki tarımsal çalışmalarım profesyonel düzeyde ortaya çıkarmak istediğim projelerle dolu. Bu konuyu ileriki dönemde yaşadığım gelişmeler sonucu sizlerle paylaşma arzusu içindeyim.

Çaylar demiştik...

 Halk arasında en bilinen bitki çayı ıhlamur değil mi? Peki nasıl demliyorsunuz? Eskiden sobaların üstünde tek olarak duran o çaydanlığın içinde mutlaka bir ıhlamur vardı. Saatlerce kaynatılır kan kırmızı oluncaya kadar bekletilip içilirdi! Ben tamda bu noktada bir kaç bilgi vermek istiyorum. Bu uygulama yanlıştı! Kaynatmak değil demleme yapmak gerekliydi. Yukarıda özetle bahsettiğimiz gibi bitkilerin yaprağından, köküne, çiçeğine, dalına, tohumuna kadar kullanmak mümkün. Tek dikkat etmemiz gereken "ne şekilde?, hangi sıklıkla" kullandığımız kısmıdır. Bu ölçüleri bilmeli veya dikkate alarak kullanmalıyız.

Bir de uygulama yöntemleri var. Mesela kaynatma usulüne dekoksiyon yöntemi denir. Demleme usulüne ise infizyon denir.  "Etiket" okuması yaptığınızda bu bilgilere ihtiyacınız olacaktır. Dekoksiyon ile genellikle kabuklu bitkiler (kuşburnu, tarçın, karanfil, ayva, elma, zencefil, zerdeçal vs. suyun içine bitki koyulduğunda dakikası kadar kaynamaya bırakılır) uygulanır. İnfizyon ile bitkinin yaprakları ve çiçekli kısımları (Papatya, melisa, kekik, ekinezya vs.) uygulanır. Bir taşım kaynayan suyun altı kapatılarak bitkiler içine bırakılır, üzeri kapatılarak 5ila 10dk. arası demleme yapılmalıdır. Sonra süzüldükten sonra şekersiz olarak tüketilmelidir. Bitki çayları kaynar vaziyette içilmez ılık olarak tüketilmelidir.

Haydi, biraz hangi bitki -neye etki ediyor? Çok fazla bitki çeşiti arasından birkaçına bakalım...

-Melisa çayı: Sakinleştirir

-Biberiye Çayı: Hafızayı güçlendirir

-Fesleğen Çayı: Şişkinliği giderir

-Kekik Çayı, Gül hatmi: Öksürüğe karşı (Gül hatmininde toplanma zamanı önemlidir. Tam çiçek açmadan, açmaya yakın toplanması gerekir. Süt ile kaynatıldığında etkilidir. Müsilajlı yapısı gereği boğazı sarar ve o bölgedeki tahrişi onarıcı bitkidi

r) -Papatya Çayı: Alerjiye karşı ve sakinleştirici etkilidir. (Her papatyadan bitki çayı yapılmaz. Şifalı olan papatyada diğerlerinden ayıran bazı özellikler vardır. Burada satın alırken dikkat edeceğiniz bitki türlerindendir. Benden küçük bir ipucu papatyanın sap kısmını kopardığınızda, delik bulunur. Sarı kısmı mutlaka kubbelidir.)

-Ekinezya Çayı: Grip ve soğuk alğınlığınan karşı

-Adaçayı: "Strese yardımcı olan antioksidan kaynağıdır.Karaciğeri temizler, gargarası boğaz ağrılarına iyi gelir. Çayı, gebe ve çocukların kullanması önerilmez. "

-Kuşburnu çayı: İçerdiği yüksek C vitamini sayesinde bağışıklık sistemi için çok önemlidir. Limondan 30 kat, elmadan 300kat daha fazla C vitaminine sahip bir arkadaş. Çalı formundaki bu bitki yabani bir güldür. Yol kenarlarında kendiliğinden yayılış gösterdiği için, dikenli olmasından dolayı pek dikkate alınmaz. Fakat içerdiği A, B1, B2, K, P vitaminleri açısından zengin olan kuşburnu mineraller, meyve asitleri, flovanlar, tanen ve şeker ihtiva eder. Yani ihtiva ettiği vitaminler sebebiyle damarların çeperlerini güçlendirir ve iç kanamaları önler.

"YABANİ OT" ÖTELEMESİ YAPMAYALIM

 Küçük bir uyarı!

Biz insanların ihtiyacı olan şifayı ve gıdayı bir bütün olarak barındıran doğada, kendiliğinden yayılış gösteren bitkiler için "yabancı ot mücadelesi" başlatılıyor. Doğal yöntemlerle değilde pestisist gibi zehir ile mücadele ise mücadeleniz kusura bakmayın, mücadele edecek başka işiniz mi kalmadı? "Bahçemizde, tarlamızda düşmanmışcasına muamele ederek, "yabani ot, yapışık, arsız, yaramaz" sözlerle daha da perçinliyoruz. Bu kendiliğinden biten bitkiler, aslında dost bitkilerdir. Orada bulunmasını isteyen yaradanın izniyle belli bir amaç ugruna çıktığını bitkiyi tanıyınca haksızlık ettiğimize dikkat çekmek isterim. Şunu unutmayın! Bitkiyi tanıyacak, bilecek ilme sahip değilsek! Bu bitkileri tanıyıp tüketen hayvanların kullanması için bile mücadele şeklimizi değiştirmemiz gerektiğinin altını çiziyorum. Kadim topluluklar doğayı çok iyi gözlemlemiş, yeni farkındalıklarımızla bizlerde gözlem yapmalı, incelemeli ve tanımalıyız. Geçen yıl ayçiçek tarlalarını basan tırtıllar, çiftçimize nekadar zarar verdi? hepimiz nekadar üzülmüş! çareler aramıştık.

Ayçiçek tarlalarında yabancı ot olarak değerlendirdiğimiz sirken otu, yabani hardal(Sinapis arvensis) bitkileriyle mücadele etmeyen ayçiçek sahibi çiftçiler en az zarar ile atlattılar. Çiftçilerimiz o günlerdeki gözlemlerinde "tırtılların sirken otunu yediklerini" söylediler. Kedi ve köpekler karınları ağrıdığında niçin (o istemediğimiz) "ayrıkotunu"yedikleri bu konunun hassasiyeti hakkında bize farkındalık verecektir...

Tıbbi bitkiler, derya-deniz bir başlık ve her detayı açıklamaya muhtaç bir alan. Bu sebeple yüzeysel olarak GİRİŞ başlattım. GELİŞME ve SONUÇ kısmı yeni bir başlık konusu. Umarım Tibbi Bitkiler pencerenizi bu satırlarla aralamışımdır. Tıbba ihtiyacımız olsada, doğanın bize ikramı çok güzel, istifade etmek, insanlığın faydasına olacak dokunuşlar yapabilmek, başka bir iltifata tabi bir durum. Hoşçakalınız...