Hepimiz uzun ve sağlıklı bir ömür isteriz. Bu en “doğal” isteğimiz ama nedense giderek “doğal” olandan uzaklaşıyoruz. Hayalimizdeki sağlıklı bir yaşlılığın temel sırrı, aslında doğal yaşamdan geçiyor.
Özellikle metrepol, plaza insanları olarak değerlendirdiğimiz şehir yaşamına adapte olmuş insanlar, “doğal”ı sadece hafta sonu yaptıkları kaçamaklarda arıyor. Gittikleri küçük tatil mekanlarında köy kahvaltısı diye binbir çeşit malzemeyle sunulan yiyeceklerle kandırılıyorlar. Doğal olanı çok uzakta aramaya gerek yok. Kafamızda büyüttüğümüz kadar ütopik bir dünyaya da gerek yok. Belki küreselleşen dünyada çılgınca bir tüketim anlayışı hakimken doğallık anlayışımız genişliyor ya da önemsizleşiyor ama bunu geleceğimiz adına yaptığımız en büyük yatırım olarak görmeliyiz.
En azından çevremizdeki yeşil alanları keşfedip küçük doğa yürüyüşleri yapabiliriz. Yiyeceklerimizi mümkün olduğunca kendi imkanlarımızla, en az katkılı şekilde yapabiliriz. Doğal ürün adı altında internette fahiş fiyatlara satılan ürünlere sakın aldanmayın. Doğanın bize verdikleriyle yetinmeyi bilirsek, hem daha sağlıklı hem de daha ekonomik bir yaşam elde edebiliriz. Örneğin sirke, limon gibi ürünler temizlik için vazgeçilmez doğal ürünlerdir. Sirkenizi de kendiniz yapıyorsanız ne mutlu! Yararlı bakterilerin harikası yoğurdu da unutmayalım lütfen.
Pandemi döneminde büyük bir kesim evde doğal beslenmeye yöneldi fakat insanoğlu olarak bunu da çarçabuk unuttuk. İşin aslı sağlıksa bunun en baş çözümü doğal yaşamdan geçmekte.