Nobel’den payımıza düşen

Nobel ödülü , dünya çapında en prestijli ödüller arasında başı çeker.

Varlıklı sayılabilecek bir ailenin (annesi Andriette aristokrat ailedendir) çocuğu olarak dünyaya gelen  Alfred Nobel , İsveçli yazar Ingrid Carlberg’in yazdığı biyografiye göre yaşamı boyunca 355 icadın patentini almıştır. Pek çok dahi gibi ilkokulda öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için açılan bir sınıfa yerleştirilmiştir. Mühendis babası Immanuel Nobel gibi savaş endüstrisine katkıları çoktur Bofors savunma sanayi şirketi gibi ancak değişik alanlarda da yatırımları olmuştur.

İcatları arasında açık ara en bilineni Dinamittir, servetine gölge düşüren ölüm tüccarı şeklinde anılmasını bununla bağdaştırabilirsiniz ironik biçimde Barış ödülünün adına verilmesini vasiyet etmesiyle alakalı Rivayet hikayeler etrafta uçuşur ancak nerden bakarsanız bakın vasiyetini İnsanlığa çeşitli dallarda en çok katkıda bulunan kişilere ödüller vermek maksadıyla bir fona bağışlaması asil hareket. Dürüst olun kaç kişi böyle bir şey yapar? Çok kişinin değil yapmak aklına bile gelmez , aklına gelse eli gitmez

Gereksiz servet düşmanlığına hacet yok .  Nobel’e sıra gelene dek

Nice baronlar ne şekilde elde edilen servetler var, kan , gözyaşı ve yalanı birbirine karıştırıp harç edilerek kurulan düzenler var gerçi şöyle bakınca amma savunmuşum Nobel’de acıların çocuğu değil sonuçta canhıraş savunmanın alemi yok. Norveç  Oslo’da seyahat ederken Norveç Nobel Komitesinin binasını ve ödülün verildiği ilginç mimarisiyle dikkati çeken Oslo Belediye binasını görme şansım olmuştu. İnsan ister istemez  düşünüyor

Bizim payımız ne ödüllerde diye karşılaştırmaya giriyorsun listede kimler var kimler yok göz gezdiriyorsun . Ülkelerin ödül sayısına bakıldığında batı haliyle silip süpürmüş , hiç gariban edebiyatı yapıp onlar kendi kendilerine ödül veriyor bahanesini öne sürmemek gerek

Önce dürüst olup sormalı; Bilim ve Sanat  ne kadar önemseniyor ki ? Eğitim anlayışımız  memur ol kurtul  , maaşın iyi olsun kuzumdan öte mi? Hangi alandan olursan ol  deney yaparken Anneannesinden azar yiyen çocuk gibi kalakalıyorsun şayet ülkende kıymetini bilecek , nitelikli insanımı tutayım derdi yok. Öğütülmüş keten tohumu misali toz haline gelmemek, olmadık şekilde harcanmamak için mecburi göçüyorsun.

Aziz Sancar Kimya dalında Nobel ödülü alınca da (2015) Daron Acemoğlu Ekonomi dalında bu sene Nobel ödülü alınca da soruldu cevabı herkesçe bilindiği halde . Türkiye’de kalsalar alabilir miydiler?

Orhan Pamuk Edebiyat alanında olduğu için belki daha farklı ele alınabilir o  da belki.

Ancak Daron Acemoğlu’nun almasının  özel yanı Özgürlükler ’in  önemini sürekli vurgulaması çalışmalarıyla ortaya koymasıdır

Leviathan boyunduruğu altında hayat hem kötü hem kısa olabilir

Türkiye perspektifinden bakarsak Türkiye ne kadar içine kapandı ne kadar münhasır medeniyetler seviyesine gelme idealini kenara koyup otoriter  tonunu arttırdıkça arttırdı ters oranda demokrasi ve özgürlüklerden vazgeçildi faturası ise bugünkü durumumuz oldu.

Pek çok endeks bunu ortaya koyuyor. Dünyaya bakacak olursak yaşanan örnekleri hali hazırda tonla var  Güney Kore -Kuzey Kore karşılaştırmasıyla , yaşam standartlarıyla  simülasyona gerek  bırakmadan canlı kanlı verileri sunuyor önümüze. Pardon Kuzey Kore değil Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti: Dededen toruna has demokrasi.

Mesela Suriye’de Baas Partisi mensupları Esad ailesi ve diğerleri vardır

 Kötünün iyisi olarak algılasak anti emperyalist kalıbına soksak bile bu gerçek yadsınamaz. Türk Solunda pek çok örgüt  ile de  dirsek teması bulunan Hafız Esad’ın kardeşi, Beşar Esad’ın amcası Cemil Esad ile alakalı Acilciler Örgütü (Türkiye Devriminin Acil Sorunları başlığını taşıyan broşür yayınından ismi gelir) mensubu İbrahim Yalçın şunları söylüyor

“Resmi hiçbir sıfatı olmamasına rağmen Suriye’de yapmayacağı, yapamayacağı şey yoktu... ” *

(*Engin Erkiner’in websitesi “Cemil Esad’ı neden kızdırdım (!)” başlıklı yazıdan)

Aynı durum Saddam Hüseyin ‘in oğlu Uday Hüseyin içinde geçerli

Kafasına estiği gibi “sıradan” insanları geçtim şanlı Parti mensupları, kıymetli  bürokratlara dahi benzer muamele edebilir , her türlü nezaket kuralını çiğneyebilir hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edebilirdi.

Yakın zamanda Rusya’da da Oligarklar arası Savaş yaşandı. Bitmiş de değil .Ramazan Kadirov’a başka yazımızda değinmiştik

(06.09.2024 -Kursk’un Gölgesinde)

Yine kendisinden söz etmemizin nedeni  ise

Rusya’da pazarda önemli pay sahibi Wildberries adlı online alışveriş şirketinin sahibi  eşler arasındaki bölüşümünde anlaşmazlık çıkmış . Krizde Taraflar Kadirov ve Ordusu  karşısında ise Süleyman Kerimov Milyarder ayrıca Rusya Federasyonu Senatörü, Dağıstan başkanı Sergei Melikov onu destekliyor , başka Duma milletvekilleri de taraf ,İnguşetya da krize Dahil olmasıyla mesele kişiler arasında Olmaktan öte geçmiş durumda

Kremlin Basın Sözcüsü Dmitri Peskov bile olay hakkında açıklama yapıyor, Kremlinde Kadirov’un arabuluculuk rolünden rahatsız gözüküyor .  

Büyük çaplı mafya anlaşmazlığı , ülke çapında .Yer altı yerüstü kavram karmaşası hakim. Yani büyük anlaşmazlık diyerek     abartmış olmayız Rusya’nın yüzölçümü de akla gelince.

Değinmekte fayda var Saygı Öztürk ‘ e açıklamalarda bulunan Sedat Peker konumuzla direkt alakalı , kötü insan doğası hakkında söyledikleri ve olabilecekler konusunda tespitleriyle atlanmaması gereken biri.

Hep yakın çevreme konusu açılınca söylerim yeraltı dünyasında, çalkantılı zamanlarda siyasi hareketlerde öne çıkan isim yapmış kimseleri asla kaba kuvvetten ibaret sanmayın .  Zaten  Mehmet Eymür bahsetmişti Sedat Peker’in çok okuyan birisi olduğundan

Trevanian dan tutun  Aleister Crowley ‘e uzanan uçsuz bucaksız spektrum, Saygı Öztürk’ün aktardığına göre seyyahların kitaplarını da ekleyin. Bu konuda Haluk Kırcı da beni şaşırtmıştır olumlu manada

Yalçın Küçük ve Kemal Tahir gibi “karşı mahallenin yazarları ” tabir edebileceğimiz yazarları okuduğunu kitaplarında yazmıştı.

Hapishane anılarını anlattığı“ Mağaramdan İzdüşümler ”kitabında yeraltı dünyası hakkında  çarpıcı tespitler  yapmış, İbda-c analizi de

Aklımda yer edinmiş , Paralel evrende olası mutlak iktidarları olurda yaşanırsa Kamboçya’da Pol pot benzeri bir deneyim olabileceği izlenimini uyandırmıştır bende de.

Haksız biçimde yerilen , değersizleştirilen kitap okumayı ,yücelteyim derken konumuzun özünden  sapmayalım , Nobel ödülü sayılarına baktığımızda İrlanda, İsrail, Polonya gibi ülkelerin gerisindeyiz, Payımıza çok ödül düşmese bile almamız gereken çok ders düştüğü Ayan beyan ortada