Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir. Bugün kullanılan Kapadokya adı, Pers dilinde "Güzel Atlar Ülkesi" anlamına geliyor..
Bölge günümüzde turizm açısından büyük bir öneme sahiptir. Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve belli başlı görülmesi gereken yerlerdir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler. Bu evler ondokuzuncu yüzyılda yamaçlara ya kayaların ya da kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. İslam resim sanatını göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin bir kısmı manastır veya kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Bölge şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği ile de ünlüdür. Kapadokya'yı eskiden ev olarak kullanıyorlardı. Bu yüzden şimdi kalıntılar çıkartılıyor. Bunlar tarihi eser olarak koruma altına alınıyor.
Türkiye’nin en önemli kültür ve turizm merkezlerinden biri olan,peri bacaları ile ünlü Kapadokya bölgesini bu yılın ilk 10 ayında 2 milyon 435 bin 596 yerli ve yabancı turist ziyaret etti..
Geceye konforlu otobüs yolculuğu ile devam ediliyor. Ankara üzerinden sabah saatlerinde varacağınız Aksaray’da sabah son mola veriliyor. Belirlenen saatte toplam uzunluğu 12 km olan Melendiz Çayı’nın yıllar içinde aşındırdığı Ihlara Vadisine varıyorsunuz. Bu vadide bulunan kiliselerden Ağaçaltı Kilisesi ve Yılanlı Kilisesi’ni gezdikten sonra Narlıkuyu Krater Gölü’ne hareket ediliyor. Göl kenarında otobüsten dağıtılan içeceklerin keyfini çıkardıktan sonra ilk olarak Hititlerin inşa etmeye başladığı Derinkuyu Yer Altı Şehri diğer bir keşif durağımız. 7 km çapı, 60 metreye varan derinliği ile 7 katlı bu muhteşem yapı uzun süre hafızalarınızdan silinmeyecek. Ardından güzel atlar diyarı Kapadokya’ya geliyorsunuz. Öğlen yemeği için verilen mola sonrası belirlenen saatte hareket ediliyor. Üçlü, birleşik ve tek peri bacaları ile meşhur olan Paşabağ’ı gezdikten sonra, Onyx Atölyesi’ne varıyorsunuz. Taşın yapısı ile ilgili bilgi aldıktan sonra alışveriş için serbest zaman veriliyor. Son olarak Dervent sizi bekliyor. Kayaçların ve peribacalarının hayvan şeklinde erozyona uğradığı bölgeyi gördükten sonra isteyenler Akal-Teke Harası’nda bedelini ödemek sureti ile ata binebiliyor. Sonrasında akşam yemeğini alacağınız oteliniz sizi karşılıyor.
İzlenecek rotaya göre mesafeler şu şekilde; İstanbul – Bolu (259 km), Ankara (186 km), Aksaray (232 km), Aksaray – Ihlara (37 km), Ihlara – Derinkuyu (53 km), Derinkuyu – Avanos (50 km)
Hacı Bektaş, Güvercinlik Vadisi, Çavuşin, Turasan Mahsenleri Günün sürprizi dileyenler için Balon Gezisi. Kişi başı 250 TL olan gezi için sabah 05.00’te kalkıyor ve balonun kalkacağı noktaya hareket ediyorsunuz. 07.00’ye kadar balonla gezdikten sonra saat 08.00’de otele dönüyorsunuz.
Kahvaltıyla başlayan gün, ilk olarak Üç Güzeller Peri Bacaları keşfiyle başlıyor. Burada verilen serbest zamanın ardından 45 dakikalık otobüs yolculuğu ile Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi’ne varıyoruz. Üçler Çeşmesi, Nadar Avlusu, Aslanlı Çeşme, yemekhane, Meydan Evi, Mihman Evi, Hacı Bektaş Veli’nin Türbesi ve Balım Sultan Türbesi’ni gezdikten sonra Kapadokya’ya dönüyor ve Güvercinlik Vadisi’yle tanışıyoruz. Rehberimizin yapacağı anlatım sonrası Çavuşin Köyü’ne hareket ediyoruz. Kaya oyma yerleşimler ve eski evleri gördükten sonra çanak yapım atölyelerine hareket ediliyor. 3000 yıllık tarihe sahip olan çanak yapım sanatının inceliklerini görmek ve yerinde denemek için verilen serbest zamanın ardından üzüm kültürü ve şarapçılığın çok yaygın olduğu bölgede, Turasan Şarap Mahzenleri keşif durağımız. Ardından otele dönüyoruz. Akşam yemeği sonrası ekstra Türk Gecesi düzenleniyor.
Göreme Açık Hava Müzesi, Halı Atölyesi, Tuz Gölü, otelde alınan sabah kahvaltı sonrası Göreme Açıkhava Müzesi’ne hareket ediyoruz. İlk olarak St. Basil, St. Barbara, Elmalı, Yılanlı, Yemekhane, Çarıklı ve Tokalı kiliselerini gezdikten sonra Kültür Bakanlığı’nın desteklediği yöresel halı tanıtımı yapılan halı atölyeleri hoş bir keşif oluyor. Bu atölyelerde taksitli alışveriş imkanı sunuluyor. Günün devamında serbest alınan öğlen yemeği sonrası Aksaray üzerinden Şereflikoçhisar’da, Tuz Gölü’nün üzerinde yürüyebilmek için mola veriyoruz. Daha sonra Ankara üzerinden Bolu’ya varıyoruz. Bolu’da verilen ikinci mola sonrası akşam saatlerinde İstanbul’a varıyoruz. İstanbul’a varışın ardından gezimiz sona eriyor.
Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya’da bulunan CCR Hotels&Spa, 78 ülkeden 157 firmanın katıldığı “Uluslararası Kalite Yıldızları” yarışmasında aldığı “Altın” ödülün ardından bu kezde Londra’da “En İyi Spa” ödülünü kazandı.
Bunda,dünyanın ilk kayadan oyma Spa’sı olması ve bu orijinal ve fantastik mekanda vermiş olduğu kaliteli hizmet olduğunda kuşku yok. Sizlere ve misafirlerinize en iyi hizmeti sunma çabası birkez daha ödüllendirildi. Kapadokya olarak : Muhteşem bir mekânda , sıra dışı manzarası ile , konaklamanın lüks ve konfor ile birleştiği , dillere destan Anadolu misafirperverliğinin profesyonellikle vücut bulduğu CCR Hotels & SPA’da ve diğer birbirinden güzel tesislerde sahip olunanın en iyisinin sizlere sunulacağından kuşkunuz olmasın…
Hoşçakalın…