Korkmaz Kesik

7 Haziran’da gerçekleşecek olan genel seçimlere Vatan Partisi’nin damga vuracağını kaydeden Vatan Partisi Genel Sekreteri Serhan Bolluk, “Partimizin Türkiye'yi yönetecek kadroları hazır” ifadesini kullandı.

Vatan Partisi Genel Sekreteri Serhan Bolluk ve Vatan Partisi Bilecik Milletvekili adayları düzenlenen kahvaltıda partililerle ve STK temsilcileri ile bir araya geldi. Kahvaltıda konuşan Vatan Partisi Genel Sekreteri Serhan Bolluk, 15 Şubat’ta gerçekleşen kurultayın ardından Vatan partisine yoğun bir ilginin olduğunu belirtti. HDP’nin meclise girmesine kesinlikle karşı olduklarını söyleyen Bolluk, “PKK’nın meclise girmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi’ni HDP’ye destek verdiğini söyleyen Bolluk, CHP’nin bu tutumunu eleştirdi. Vatan Partisi’nin kamuoyu anketlerinde yüzde 5 oy oranını aştığını kaydeden Bolluk, “%10'u geçmek için, o barajı aşmak üzere canımızı dişimize takacağız” dedi.

Hükümetin dışarıdan gelen borçlarla sıcak para diktaı oluşturduğunu söyleyen Bolluk, ülkenin ekonomik kriz içerisinde olduğunu belirtti. Bursa’da Renault ve TOFAŞ işçilerinin eylemini değerlendiren Bolluk, yeni bir Haziran hareketinin sinyalinin geldiğini söyledi. Bolluk, konuşmasında şunları aktardı:

 “Çok muazzam bir ilgi ile karşı karşıyayız”

“20 günlük çok kritik bir sürece girdik. Bu 20 gün milletin karar vereceği günler. Neden öyle söylüyorum. Bütün Türkiye’deki gözlemlerimiz Bilecik’teki gözlemlerimiz ile uyum halinde. Çok geniş bir halk kesiminde ilk defa seçim öncesinde çok ciddi bir kafa karışıklığı var. Vatan Partisi olarak 15 Şubat’ta yaptığımız kurultayımızdan sonra, çok muazzam bir ilgi ile karşı karşıyayız. O ilgi hiç bitip tükenmedi. Seçime doğru bu ilginin arttığını gözlüyoruz. Partimiz her gün oylarını katlayarak büyüyor ve gelişiyor. Tabi  burada çalışmak çok önemli. 7 Haziran’da sandıktan çıkacak olan sonuç Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Bu öyle kritik bir seçim ki eğer o sandıktan Vatan Partisi’ni çıkarabilirsek Türkiye’nin kaderi değişecek.

“PKK’nın meclise girmesine izin vermeyeceğiz”

Dün bazı önemli olaylar oldu. Türk F-16’ları Suriye’nin insansız hava aracını düşürdü. Aynı zamanda Amerika’nın özel kuvvetleri Suriye’ye girdiler ve operasyon yaptılar. Suriye’deki gelişmeler çok sıcak. Amerika’nın örgütlediği, Tayyip Erdoğan iktidarının oradaki terörist gruplar yeniden harekete geçtiler ve bazı mevziler kazanıyorlar. Belki savaşlarda böyle şeyler olur. İlerlemeler olur ve gerilemeler olur. Ama önümüzdeki aylarda başta ülkemiz olmak üzere  bütün bölge sıcak gelişmelere gebe durumda. Bakın ne hale geldik. El birliği ile PKK’yı meclise sokacaklar. Buna izin vermeyeceğiz. PKK’nın meclise girmesine izin vermeyeceğiz. Çalışacağız, çabalayacağız onların oylarını da alacağız. Onlara inanan, kandırılan yurttaşlarımızı da ikna edeceğiz. CHP ne diyor? ‘HDP meclise girmeli, biz HDP ile koalisyon yaparız’ diyor. PKK’nın önünü açıyorlar. AKP iktidarı zaten PKK’yı büyütmek için yıllardır elinden geleni ardına koymuyor.

“Bu seçimin en önemli olay Vatan Partisi’dir”

Bu şartlarda 7 Haziran’a doğru gidiyoruz. 8 Haziran sabahı Vatan Partisi meclise girdiğinde bütün bu yanlış denklem ve bozuk düzen onların kafalarına geçecek. Bambaşka bir Türkiye olacak.  Düşünün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Vatan Partisi milletvekilleri var. O meclis o zaman meclis olur. Vatan Partisi milletvekilleri meclise girdiğinde o meclis meclise benzer. Bu seçimin en önemli olay Vatan Partisi’dir. Kalan kısım aynı tas aynı hamamdır. Hatta daha beteridir. Bu aynı zaman da bir iktidar yoludur. Gerçek millet egemenliğinin yolunun açılmasıdır. Vatan Partisi meclisteyse eğer. Tersi durumda olacak olan şudur. En başta muazzam bir bölünme tehlikesi bunun yanı sıra bozuk bir ekonomi.

“Krizin içerisindeyiz”

Krizin içerisindeyiz. Ben şimdi buradan Bursa’ya gideceğim. Bursa’daki gelişmeleri izlediğinizi umuyorum. Renault fabrikasında başladı arkasından hemen TOFAŞ’a sıçradı. Sonra 500-1000 işçi çalıştıran büyük yan sanayi fabrikalarına sıçradı. Sonra İzmit’e geçti. İzmit’te Ford Fabrikası Renault fabrikasına destek için eylem yaptı. Bir işçi hareketi daha doğrusu yeni bir Haziran’ın kıvılcımlarını gördük. Ama bu sefer farklı olacak. O gezi tekrarlanmayacak. Bu sefer en başta işçimiz, emekçilerimiz olmak üzere alanlarda olacağız ve o Haziran’da yaşanan ayaklanmadan çok daha büyüğünü ve daha etkili eylemler göreceğiz.

“Türkiye depreme doğru gidiyor”

Ülke bir tür düdüklü tencere gibi oldu. Aslında Bursa’daki hareketlenmede binlerce işçi fabrika önlerinde birikiverdi. Bu iş nasıl oldu? Bu işler öyle bir gecede olmaz. Türkiye’de muazzam bir birikme var. Fay hatlarında büyük yeraltı plakaları birbirlerinin üzerine biner, sürtünür ve sonrasında deprem olur. Türkiye depreme doğru gidiyor. Bunun içinde hayırlısı var bir de hayırsızı var. O halk hareketi çok hayırlı, ondan sağlık çıkar. Ama diğer tarafta PKK’yı hazırlıyorlar. Silahıyla, külahıyla her şeyiyle hazırlıyorlar. Vatan Partisi’nin meclise girmesi bu koşullarda çok önemli.

“AKP, dışarıdan gelen borçla yaşamanın, üretmeden yaşamanın sahibi”

Türkiye’nin önünde 2 kritik problem var. Birincisi, ekonomi. Bunun içinden çıkmaları mümkün değil. Bu krizi onlar hazırladılar. İktidarı ile muhalefeti ile Türkiye’yi buraya onlar getirdiler. Zaten yeni hiçbir şey söylemiyorlar. Çözüme işaret eden hiçbir şey söylemiyorlar. Tam tersine sıcak para diktasını devam ettirmenin sinyalini veriyorlar. AKP zaten belli, o programın sahibi. Dışarıdan gelen borçla yaşamanın, üretmeden yaşamanın sahibi. Bakıyorsunuz öbür tarafa diyor ki, ‘Ben Kemal Derviş’i getireceğim.’ Kemal Derviş, Türkiye’yi bugünlere getiren adam. Bugünlerin sorumlusu, bugünlerin mimarı. Farklı hiçbir şey yok. Diğer kritik problem Türkiye’yi bölme çabalarıdır. Bakıyorsunuz iktidar gidiyor Dolmabahçe’de utanmadan basın toplantıları yapıyorlar. ‘Türkiye’yi nasıl bölerim, Türk Milletini anayasadan nasıl silerim. Bu vatanı nasıl bölerim.’ diye basın toplantısı yapıyor.  Öbür taraftaki, ‘Öcalan’ın yazdığı 10 maddeyi okudum. Çok beğendim. Benim orada karşı çıktığım bir şey yok’ diyor. Millet buna karar verecek. Öcalan’ın yazdığı o 10 madde mi, yani Türk milletinin olmadığı bir anayasa. Milleti parçalayacak bir anayasa. Orada anlaşıyorlar zaten. O muhalefet Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı diyor ki, ‘Elbette biz AKP ile koalisyon yaparız.’ Niye, çünkü anayasayı değiştirmek için. Anayasayı nasıl değiştirecekler. Bizi millet yapan , bizi bir arada tutan 4 maddeyi değiştirecekler.

“Bugün Türkiye’de çalışmak bir zuldür”

Seçmen Öcalan’ın yazdığı 10 madde mi yoksa Vatan Partisi’nin milli hükümete giden yolu mu? Milleti yeniden birleştiren vatanı bütünleştiren, ekonomiyi ayağa kaldıran, yeniden çalışmanın zevk haline geldiği Türkiye olacak. Bugün Türkiye’de çalışmak bir zuldür.  Köylümüze bakıyorsunuz ekmiyor, dikmiyor. Niye ekip diksin? Sattığı ürünü bile zararına satıyor. Bursa’daki işçiler, ortalama maaşları 1600 TL. Bu adamlar 1600 TL karşılığında günde 8 saat çalışıyor. Kendinizi onların yerine koyun. Biraz daha ücretlerini arttırabilmek için 10-12 saat çalışıyorlar. Ondan sonra ellerine geçen para 2100 TL. Ama öbür tarafta muazzam karlar var. O karlar içeride kalsa, yatırıma dönüşse ve yeniden bize dönse yine bir nebze kabul edilebilir ama öyle de olmuyor.

“Bir ülkenin iletişimi milli güvenlik meselesiymiş, yeni öğrendik”

Olağanüstü bir kaynak özellikle son 5 yıldır dışarı kaçıyor. Biz çalışıyoruz, o atlantikteki efendiler yiyor. Telekom'u özelleştirdiler. Bir ülkenin can damarı, sinir merkezi, her şeyi, iletişli, güvenlik, her şey oradan geçiyor. Özellikle şu son Ergenekon sürecinde öğrendik. Meğer ne önemliymiş. Telekom. Bir milli güvenlik meselesiymiş. Bir ülkenin iletişimi milli güvenlik meselesiymiş, yeni öğrendik. Ne yaptılar onu? Götürdüler onu, Lübnanlı ne idüğü belirsiz bir aileye sattılar. İsrail ile beraber. Türkiye'nin iletişimi İsrail'in elinde. İşte buna karar vereceğiz 7 Haziran'da. Böyle devam edecek mi yoksa daha da mı kötüye gidecek? çünkü durduğu yerde durmuyor. Gerek bölgemiz ve ülkemiz çullanıyorlar üstümüze. Daha da çullanacaklar. Türkiye o boşluğa düşerse işte orayı dolduracak tek kuvvet Vatan Partisi. Programıyla, çözümleriyle ve en önemlisi yaptıklarıyla.

“Bizi soykırımcı millet ilan etmişlerdi”

Bizim genel başkanımızı izliyorsunuz. Hepsinin diğerlerinin bir takım vaatleri var. Emekli maaşı şöyle yapacağım, duble yol yapacağım falan. Hep yapacaklarını anlatıyorlar. Biz yaptık. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatı. Biz daha meclise girmeden, mecliste bir vekili olmayan bir parti olarak yaptık. O büyük saldırıyı biliyorsunuz, Ermeni soykırımı yalanı. Bizi soykırımcı millet ilan etmişlerdi. Bunun tersini kanıtladık. Biz vatanımızı savunduk. Onların en önem verdiği mahkeme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kapı gibi bir karar aldı. Şimdi elimizde o kararla dolaşıyoruz. Alnımız açık, başımız yukarıda. Bakın, şu Ergenekon belası. Türkiye'yi nasıl bir cendereden kurtardık. Türk ordusunu, gözbebeğimizi nasıl itibarsızlıktan nasıl parçalanmaktan kurtardık. Türk ordusunu dağıtıyorlardı. Genelkurmay başkanı, orgeneralleri, komutanları, kahramanlarını hapse attılar. O cendereyi kırdık. Türkiye'yi çok büyük bir beladan kurtardık.

“Partimizin Türkiye'yi yönetecek kadroları hazır”

Tam tersini, o cendereden kurtulamadığımızı düşünün. Şimdi ne halde olurduk? Vatan Partisi'nin o süreçteki rolü saptaması en başta tabi. Bakınız, cesaret çok önemlidir.  Cesaretsiz hiçbir şey olmaz. Cesaret şarttır. Ama cesaretin yanına aklı koymazsanız olmaz. Hem cesaret olacak hem akıl olacak. İşte bu partide ikisi de var. Cesaretimiz bol, aklımız da bol. Partimizin Türkiye'yi yönetecek kadroları hazır. Türkiye'nin en değerli insanları, en temiz, namus ve vicdan birikimi bu partide toplandı. Alın bakın, 550 kişilik aday listesi. Diğerleri ile karşılaştırın. Bunu yapanlar var. Bu karşılaştırmayı yapanlar ile konuşuyorum. Onlardan çok fikir alıyorum. Listemize hayranlar. Neden? Çünkü o listede Türkiye'yi yönetecek bir birikim var. Türkiye'nin namus ve vicdan birikimi var her şeyden önce. En dürüst, en temiz insanları var. Geçmişlerinde leke olmayan.

“Anketlerde yüzde 5'in üzerindeyiz”

7 Haziran bir karar günü. Millet bir karar verecek. Bizlere düşen, Vatan Partililere düşen, adaylarımıza düşen çok önemli görev var. O kararın verilmesine yardımcı olmak. Önümüzdeki 20 gün seçim sürecinin en kritik dönemi. Bir kısım kararını verdi. Kamuoyu anketlerinden anladığımız yüzde 5'in üzerindeyiz ve tırmanıyoruz. İşte o %10'u geçmek için, o barajı aşmak üzere canımızı dişimize takacağız. Bu mümkün. Etrafınıza bakın, ikna edeceğiniz o kadar çok insan var ki ve ikna olmaya hazırlar. Biraz sahada çalışan, biraz etrafıyla teması olan, komşusuyla, akrabasıyla, arkadaşlarıyla, çevresiyle biraz teması olan bütün arkadaşlar biliyor bu söylediğimi. İnsanlar ikna olmaya hazır, bizi bekliyorlar. Geçmiş yıllarda yaptığınızın 5 mislini yapın sonucunu göreceksiniz. Vatan Partisi çok ciddi bir çalışma içerisinde. Bakın bir önemli fark daha diğer partiler sahada yoklar. En fazla yaptıkları iş araba dolaştırmak. Hiçbirinin örgütü çalışmıyor. AKP çalışıyor falan deniliyordu, hani nerede? Sahada görüyor musunuz? Medya ile idare ediyorlar. Bu seçimi medya üzerinden yürütüyorlar. Başka da bir şey yok. Ama Vatan Partisi öyle değil, Vatan Partisi sahada. Bilecik'te de öyle biliyorum. Ama bundan sonra bugüne kadarkinin 5 misli, sizden istenen ve beklenen bu. Bunu yapın ve sonucu görelim. 8 Haziran sabahı o meclise Vatan Partisi damgasını vuralım. İlk defa tarih getirdi, milletin önüne bu olanağı. Milletin bu olanağı kullanmasına yardımcı olalım Vatan Partisi olarak. Yardımcı olalım ki millet kararını özgür versin.

“Bütün problemleri dondurdular, buzdolabına koydular”

Ya eğer başarılı olamazsak? Hani genel başkanımıza soruyorlar ya televizyonlarda, barajı aşamazsanız ne yapacaklar deniyor. O da dünya dönüyor diyor. Ama millet açısından çok büyük tehlikeler var. Demin de söyledim düdüklü tencere gibi Türkiye şu anda. Bütün problemleri dondurdular, buzdolabına koydular. Ekonomi öyle. Gerçi şimdi Bursa'da patladı. Müthiş bir patlama. Ben şahsen bu kadarını beklemiyordum. Son derece öfkeli ve kararlı bir işçi kitlesi. Bunun devamı var kesin. Emekçinin sorunları, işçimizin, çiftçimizin, memurumuzun, kamu çalışanlarımızın... İş verenin, milli sanayici ve tüccarın. Bugün Türkiye'de milli sanayici olmak milli tüccar olmak üretimi artırmaya çalışmak üretim yoluyla üretimi artırarak kar etmek ne kadar zor iş. Götür yatır paranı araziye iki sene sonra ikincisini al. Bu kadar basit. İşçi yatırımı böyle bir kar getirmiyor ne yazık ki. Türkiye'yi bu hale getirdiler. Bütün o problemler buzdolabında. Türkiye çok ciddi bir krizin içinde. Hem ekonomik hem siyasal. Ama seçim atmosferi içerisinde bunları göstermiyorlar, gözükmüyor, Bursa dışında. O Renault, Tofaş, yan sanayi, onun dışında. Oralar gözüktü. İşçi artık yeter dedi. Aslında daha sonra yapacaklarının işaretini verdi. Olay budur. Ama yine de görünen durum gerçek durumun çok ötesinde.

“AKP-CHP-PKK hükümeti kurulursa Türkiye'yi bekleyen felaketi düşünün”

Bir pembe tablo. İşte 8 Haziran itibariyle o pembe tablonun çok hızlı bozulduğunu göreceğiz. Yani eğer onların senaryosu, onların gösterdiği yol tutarsa PKK meclise girerse, işte o AKP-CHP-PKK hükümeti kurulursa Türkiye'yi bekleyen felaketi düşünün. İşte böyle bir ikilemdeyiz. Ya orası ya burası. Burada tek bir kuvvet var, başka yok; Vatan Partisi. Vatan Partisi dışında bu düzene son verebilecek, ayakları baş yapabilecek, değil mi ayaklar baş olacak, o başlar, o Tayyip Erdoğanlar, o Davutoğulları falan o başlar gidecek aşağıya, bir kısmı zaten gitmeye başladılar. Bir yarısı gitmeye başladı. Tavsiye ediyoruz dikkat etsinler kışın soğuk oluyor. O Tayyip Erdoğan'ı Yüce Divan'a göndereceğiz. Bu eninde sonunda olacak. Bizim söylediğimiz şu, millete vaadimiz şu, Vatan Partisi'ni meclise gönderin, bu süreci en sancısız, en kolay şekilde atlatalım. Onların o denklemini paramparça edelim. Türkiye'nin önüne bambaşka bir yol koyalım, Atatürk'ün yolu. Yeniden Atatürk cumhuriyetini kuralım. Başı dik, bağımsız, onurlu, refah ve barış içinde yaşayabilmek için. Bilecik ve Eskişehir örgütümüze başarılar diliyorum. Biliyorum başaracaklar. Canlarını dişlerine takıyorlar ve takmaya devam edecekler. 7 Haziran sabahı mecliste göreceğiz."

Editör: TE Bilişim