Çok büyük bir afet yaşadık. Büyük bir paniğin ardından günler süren arama kurtarma çalışmaları ve yaraları sarma zamanı….
Birçok yardım kuruluşu ve halk elini taşın altına koyarak çaba gösteriyorlar. İmkanı olanlar bölgeye gidiyor, bir kişinin dahi olsa yüzünü güldürebilmek, bir sıcak dokunuş yapabilmek amacıyla yola düşüyor.
Geçtiğimiz felaket anlarını tekrar düşündüğümüzde Depremin büyüklüğü ve yıkıcı etkisinin tüm ülkeyi tedirgin ettiğini görüyoruz. . Feci deprem sonrasında tüm ülke yaşananları öğrenmek için ana akım medyanın yanı sıra, sosyal medyaya akın etti. Özellikle deprem bölgesinde ailesi, yakınları ve arkadaşları olanlar bilgi almak için her türlü iletişim ağlarına koştular. Ana haber kanallarının hazırlık süreci beklenmeden sosyal medya hızla bu sürece yetişti.
Sosyal medya mecraları büyük felaketin ilk anlarından beri iletişim merkezi oldu. Öyle büyük bi yıkım alanı vardı ki habercilerin yetişmesi mümkün değildi. Her şey anlık hatta saniyelik yaşanıyor, bu durumda da herkes elindeki cep telefonlarıyla durumlarını paylaşıyordu. Göçük altında kalan kişiler bile sosyal medya hesaplarından çağrı yaparak yerlerini söylediler.
Depremin hangi şehirlerde hissedildiği, büyüklüğü, yıkımlara dair ilk bilgiler ile enkaz altından “yardım” çağrıları, resimli ve videolu olarak sosyal medya mecraları üzerinden duyuldu. Özellikle Twitter dakikalar içinde iletişimin ve haber almanın merkezi oldu.
Depremin ilk dakikalarında Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman’dan veri gelmemişti, oysa depremin merkezi Kahramanmaraş’tı. Bölgeden bilgi akışı olmaması, bu şehirlerdeki büyük yıkımın habercisi oldu; elektrik kesilmişti, internet servis sağlayıcılar etkisiz hale gelmişti.
Teknolojinin ve afetin izin verdiği imkanlar dahilinde bölgeden gelen yardım ve temel ihtiyaç talepleri sosyal medyada özellikle Twitter’da hızla yayıldı. Sosyal medya ve her türlü teknolojik iletişimin deprem gibi her türlü afet durumunda ne kadar elzem olduğu, hayati öneme sahip olduğu bir kez daha ortaya çıktı.