Metin Olarak Kültür:Anlatı ve Hermeneutik

Günümüzde kültürü ya da toplumsal yaşamı yorumlanması gereken bir metin olarak görmek yaygın bir durumdur. Bununla birlikte bazı yaklaşımlar için bu hüküm, diğer yaklaşımlara göre daha belirgindir. Bu her ne kadar yapısalcılığın ve postyapısalcılığın pek çok biçimine temel olsa da, toplumsal yaşamın hikaye türü niteliklerine yönelik bu ilgi, muhtemelen yorum bilim ile ilgilenen kuram yaklaşımlarda daha güçlüdür.
 

Yapısal Poetika

Saussure’dan Strauss’a uzanan gelenekle birleşmiş olan yapısalcı sorgulama biçimleri bu düşünceyi çok etkilemiştir. Bu yaklaşım kültürün paradigmatik boyutunun analizine odaklanır ve temel bir aracı olarak ikili karşıtlıkların analizini ele alır. Strauss’un birincil kaygısı, kavramların, temel yapıyı çıkarmada anlatının dışına nasıl çıkarılabildiğine ilişkindir. Yapısalcılığın içindeki diğer bir önemli akım, anlatı incelemesi ve onun ardışık işaretler düzeni tarafından nasıl sürüldüğü ile ilgilidir.

Rolan Barthes bu noktada sistem kadar sözdizimini de incelememiz gerektiğini vurgular ve belirli bir hikayenin nasıl çalıştığını açıklamaya çalışır. Yapısalcılık kavram, antropoloji ve dilbilimi üzerinde etkisini göstermekle birlikte psikoloji, sosyoloji, matematik, edebiyat, felsefe gibi birbirine benzer ya da farklı birçok disipline kaynaklık eden yaklaşım biçimi olmuştur. Yapısalcılar anlatının, özellikle de sıradan hikayelerin ve edebiyatın analizine başladıkları zaman eylemlerine yapısalcı poetika adını verirler.Burada bahsedilen temel tema genelde ikili karşıtlıktan çok hikayenin konusu, karakter ve türüdür.

Vladimir Propp

Propp, yapısalcı kültür analizinde gerçek bir öncü olarak düşünülebilir. Propp’un temel ilgisi, popüler, geleneksel hikayelerin tematik yapısına yönelik idi. İncelediği yüzlerce hikaye yapısının, karakterler ve kesin olaylar birinden diğerine değişebildiği halde belli benzerliklerinin olduğundan söz eder. Ona göre her bir hikaye işlev olarak adlandırdığımız olay zincirinden oluşur. Propp’un işlevlerinin ilk altısı şöyledir.

1.Bir ailenin üyelerinden biri evden ayrılır.

2.Kahramana yasaklama kararı bildirilir.

3.Yasak delinir.

4.Kötü adam yoklama girişiminde bulunur.

5.Kötü adam kurbanı hakkında bilgi alır.

6.Kötü adam, kurbanının mülkünü ya da eşyalarını elde etmek için onu aldatmaya kalkışır.

Diğer yapısalcı incelemeler gibi, Propp’un çalışması da görünür farklılıklar arasındaki ortaklığı ortaya çıkarmada etkileyici bir yetenek sergiler. Propp’un yapısalcılığının sınırlaması varsa eğer o da incelediği eserlerinin çoğunlukla dar bir Rus halk masalı incelemesi ile ilgili olmasıdır.

 

Northrop Frye

Kanadalı kuramcı Frye’nın çalışmaları 1950’lerden bu yana birtür sentetik bir model kurmaya yönelik önemli çabaları oluşturur. Eleştirinin Anatomisi adlı yapıtında, literatürün bütününü tutarlı bir çerçeve ya da sınıflandırma içinde düzenlemeye çalışır. Amacı biçimsel analizi iyi ya da kötü yazmaya dair yargılarla ya da yazarın insani değerleri ile karıştıran kendi döneminin etik ve ahlaki eleştirisinin ötesine geçmek idi. Frye incelemelerindn yola çıkarak mitli faillerin tür olarak bizden daha üstün olduğunu ileri sürer. Bunla, sihirli ve mucizevi güçleri olan Tanrılar ve canavarlardır. İnce temsil ve kaba temsil ayrımına gider ve ince temsillerin bizden güç olarak üstün olduğunu söyler. Örnek olarak destansı hikâyelerdeki karakterler bizden daha fazla yeteneklidir. Düşünebildiğimizden daha zekidirler. Kaba temsillerde karakterler bizimle hemen hemen aynıdır. İronik tarzda ise karakterler bizden aşağıdadır ve bizler onlara tepeden bakarız. Frye göre zaman içinde hikâyenin içindeki ince temsiller eridi. Ortaçağ dinsel dünyasında mitler ve epik hikâyeler bolca vardı ama artık literatürümüzün realizm ve ironik hikâyelerle doludur.
 

Yapısalcı Poetikanın Eleştirisi

Yapısalcı poetika, metinlerde sabit açık anlamların var olduğu ve öyle ki bunların çörekten kuş üzümü çıkarır gibi çıkarılabileceği fikri ile çalışmaya eğilimlidir. Eleştirmenler böyle bir yaklaşımın anlatı ve anlamını kavramada fazlasıyla nesnelci olduğunu savunur. Ayrıca bu yaklaşım metinlerin ve sembollerin kuruluşunda iktidarın rolüne ilişkin önemli soruları ihmal eder.