Son zamanlarda hem çevremdekilerden hemde kendi danışanlarımdan; kendilerinde bir öfke kontrol bozukluğu olduğunu ileten mesajlarla karşılaşıyorum. Bu pandemiden kaynaklıda bireylerin öfke kontrol mekanizmalarını oldukça esnettikleri düşüncesindeyim, tabiki yer yer hepimiz çok fazla sinirleniyoruz ama önemli olan nokta bunu kabul edilebilir bir düzeyde tutabilmek ve yine makul düzeyde tepkiler verebilmek.
Öfkelenmek aslında oldukça doğal ve sağlıklı bir durum ancak bunu kontrol altında tutamadığımız zaman yıkıcı sonuçlar doğurabilen en önemli duygu durumlarımızdan. Bu ‘ öfke çıkışlarımız ‘ artık bizimle çok fazla bir araya geliyorsa hem fizyolojimizi hem psikolojimizi kötü yönde etkilediği ortada. Ancak bu durum işin içinden çıkmayacağımız anlamına gelmiyor. Öfkemizi kontrol altında almak aslında yöntemi bilinirse oldukça üstesinden gelebileceğimiz bir durum.
Öfkeleriniz çok ani ve çok yüksek bir şekilde gerçekleşiyor ise hemen orada kendinize dur emrini verin ve ardından derince bir nefes alın, ardından bu nefesi yavaş yavaş verin. Kendinizi sakinleştirecek sözlere ihtiyacınız var. İşte tam bu noktada ; ‘sakinleş, sinirlenmene değecek bir şey yok, sen her şeyin üstesinden geldiğin gibi bununda üstesinden gelebilirsin’ gibi sizi sakinleştirebilecek telkinlerde bulunabilirsiniz. Öfkeniz hala geçmiyorsa bu nefes alıp vermeyi ve kendinizi sakinleştirici sözler söylemeyi tekrar tekrar deneyebilirsiniz. Emin olun belki ilk birkaç seferde etkisini göremeseniz bile sonraki zamanlarda etkisi oldukça fazla olacaktır.
İlk aşamayı başarıyla tamamladınız ve artık sıra bu öfkenin nedenini dışa vurmaya geldi. Tabiki içinize atmayacaksınız bu öfke patlamalarından çok daha zararlı. Artık öfke patlamasına sebep olan konu her neyse karşıdakine bunu aktarma vakti. Olabildiğince açık ve sakin bir şekilde bunu paylaşmayı deneyebilirsiniz. Bunu o kadar soğuk kanlı yapmalısınız ki karşıdaki tam anlamıyla ne istediğinizi veya neyin sizi rahatsız ettiğini anlayabilsin.
Hareket halinde olmak vücudumuzda bulunan mutluluk hormonu diye adlandırdığımız ‘serotonin’ hormonunu arttırmaya sebep olur. Bu mutlulukta stres ve gerginliğimizi azaltır. Eğer öfkenizin arttığının farkındaysanız yapacağınız küçük bir yürüyüş veya herhangi bir fiziksel aktivite emin olun öfkenizin oldukça fazla azalmasına sebep olacaktır.
Öfkenizi ortaya çıkartan şeyler yerine, bunu nasıl çözüme kavuşturabileceğinize odaklanın. Başkalarının davranışları sizi çileden mi çıkartıyor ? Çocuklarınız evi çok mu dağıttı ? Dağıtılan yerin kapısını çekin ve kendinize 2-3 dakika ayırın. Göreceksiniz ki bu durumu planlayarak ilerlemek sizi çok daha olgun ve anlayışlı biri haline getirecek. Bu 2-3 dakika içerisinde yaşadığınız duygulara odaklanın ve onu başka açılardan inceleyin. Yapmanın avantajı veya dezavantajına odaklanın.
Öfkelendiğin durumlarda, öfkelendiğin kişiye tepkini belli etmek, eleştirmek, suçlu aramak sadece o an yaşanan olumsuzluğun artmasına sebep olur. Bu durumda ‘sen’ dili yerine ‘ben’ dilini kullanmanı istiyorum. Buna örnek vermek gerekirse ‘ Bu şekilde davranman beni çok üzüyor’ , ‘ Bunları hakettiğimi düşünmüyorum, beni bu denli sinirlendirmen çok fazla yıpranmama sebep oluyor’ gibi ben dili cümleleri karşılıklı olarak daha iyi bir iletişim kurmanızı sağlar.
En büyük erdem özür dilemek, ikinci büyük erdem ise affetmeyi bilmektir. Aslında kim olduğunuzu hatırlayın, daha iyi düşündüğünüzde nasıl tepkiler vereceğinizi hatırlayın. Bu öfke patlamaları sizi benliğinizden çıkartmasın, onunla baş edebileceğinizin farkında varın
Öfkeyle başa çıkmayı öğrenmek evet bazen zor olabilir. Eğer bu yukarı bahsettiğimiz tüm bu çalışmalar sizi zorluyorsa veya öfkenizi, bunları yapmanıza rağmen kontrol altına alamıyorsanız, bu konuda uzmanlığını tamamlamış bir uzman psikologtan destek almanızın zamanı gelmiş olabilir. Evet ‘ öfkeli insanlar, yaralı insanlardır’ bir uzmanın bu yarayı kapatmanızda size yardımcı olmasına izin verin.