BİLECİK

YEL: “MEMNUN SEN YİNE YETKİLİ OLURSA 2016-2017 YILINI KAYBEDECEĞİZ”

 

Korkmaz Kesik

Türk Eğitim-Sen Bilecik Şubesi tarafından genişletilmiş istişare toplantısı yapıldı. Bir düğün salonunda gerçekleştirilen toplantı saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunması ile başladı. Türk Eğitim-Sen Bilecik Şubesi tarafından hazırlanan etkinliğe; Söğüt Belediye Başkanı Halil Aydoğdu, İl Milli Eğitim Müdürü Altınkaynak, Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi Genel Eğitim ve Sosyal Eğitim Sekreteri Cengiz Kocakaplan, Genel Mali İşler Sekreteri Seyit Ali Kaplan, Eskişehir Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Başkanı Hasan Sezer, Türk Eğitim-Sen Bilecik Şubesi Başkanı Ömer Yel, şube başkanları ve öğretmenler ile üyeler katıldı.


Genişletilmiş istişare toplantısında Türk Eğitim-Sen Bilecik Şubesi Başkanı Ömer Yel bir konuşma gerçekleştirdi.  Yel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

YEL: “BÜTÜN EĞİTİM ÇALIŞANLARININ ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM”

Türk Eğitim-Sen Bilecik Şubesinin düzenlemiş olduğu Genişletilmiş İstişare Toplantısına  “HOŞ GELDİNİZ” diyor, programımıza katılarak bizleri onurlandıran bütün misafirlerimize Bilecik Şubemiz adına teşekkür ediyorum. Değerli Arkadaşlarım, düzenlemiş olduğumuz her faaliyet ve etkinlikte yalnız bırakmayan, her platformda bizleri destekleyerek güç veren siz değerli Türk Eğitim-Sen mensuplarına da ayrıca teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım… Bildiğiniz gibi yarın öğretmenler günü. Öncelikle problemlerimizin çözüldüğü, taleplerimizin karşılandığı, eğitim çalışanlarının huzurlu bir eğitim ortamına kavuşturulduğu 24 Kasımlarda buluşabilmeyi diliyor; bütün eğitim çalışanlarının Öğretmenler Gününü kutluyorum. Başöğretmen Atatürk başta olmak üzere; bu toprakları gönülleriyle, fikirleriyle ve idealleriyle ilmek ilmek dokuyarak vatan yapan; hiç ölmemek üzere sonsuzluk şerbetini içerek ebediyete uçan şehit öğretmenlerimizi minnet, şükran ve dualarla yad ediyorum.

“SÖZLÜ SINAVDA DA BÜYÜK HAKSIZLIKLAR YAPILMIŞTIR”

Değerli arkadaşlarım… 18 Haziran 1992'de kurulan Türk Eğitim-Sen kurulduğu günden bu yana eğitim çalışanlarının haklarını savunma konusunda onurlu mücadelesine devam etmiş, her platforma eğitim çalışanının onurlu bir şekilde yaşayabilecekleri maddi güce ulaşmaları ve sosyal yönden insanın rahat yaşayacağı ortamlar oluşması için gayret sarf etmiştir. Her zaman doğruların yanında, yanlışların karşısında, yüreğini ortaya koyarak mücadeleye devam etmiştir. Bugün de bu mücadeleye devam etmektedir. Bildiğiniz gibi TBMM de kabul edilen MEB yasası gereği Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında önce 4 yılını doldurmuş olan müdürler değerlendirmeye alınmıştır. Kurum müdürlerinin büyük bir çoğunluğu haksız bir şekilde görevden uzaklaştırılmış, daha sonra yapılan sözlü sınavda da büyük haksızlıklar yapılmıştır. Bu arada müdür başyardımcısı ve müdür yardımcıları içinde aynı senaryo sahneye konulmuştur. Görevden alınan yöneticiler maalesef şimdi de çalıştığı ilçelerden başka ilçelere tayin edilmekte, bir kez daha mağdur edilmektedir.


Değerli Arkadaşlarım… Ben şimdi sizlere bir kıssadan hisse anlatmak istiyorum. Mekke'nin fethinden önce Kâbe’nin anahtarı Osman Bin Talha’dadır. Kendisi Kâbe’nin temizliğini/bakımını yapardı. Mekke’nin fethinden sonra Peygamberimiz Kabe’ den içeri girmek istediğinde Hz. Ali anahtarı ondan alır ve içeri girerler. O esnada Peygamberimizin amcası Hz. Abbas, Kâbe’nin anahtarının kendisine verilmesini rica eder. Peygamberimiz de anahtarı amcasına verir. O esnada Nisa suresinin 58. ayeti iner. Ayette şöyle buyrulur: “Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.” Bunun üzerine Peygamberimiz anahtarı Osman Bin Talha'ya verir. Peygamberimiz "Ey Osman! İşte Kâbe’nin anahtarı! Bugün iyilik ve vefa günüdür. Sen cahiliye zamanında bu vazifeyi layıkıyla yaptın, inanıyorum ki şimdi daha güzel şekilde yaparsın…” buyurdular ve anahtarı herkesin huzurunda ona teslim ettiler. Emanetin yerine getirilmesi, ehline verilmesi ve insanlar arasında adaletle hükmedilmesi yönündeki emirlerin muhatapları genel olarak bütün insanlar, özel olarak müminler ve daha özel olarak da yöneticiler gibi emanet ve adaletten kamu adına sorumlu olan şahıslar ve kurumlardır.

“HAK TANIMAMAK HAKK'I TANIMAMAKTIR”

Kısaca, söz konusu hak ve hukuk tanımamaktır. Hak tanımamak Hakk'ı tanımamaktır. Eğitimin içinde bulunduğu durumun farkında olamayanlar, adalet çizgisinden uzak, ayaklarındaki prangalara mahkûm bir sürecin içerisinde maalesef nereye savrulduğu belirsiz yelkensiz bir gemi gibidirler.

Ülkemizde çözüm, barış, demokrasi, insan hakları gibi süslü sözcüklerin arkasında yaşanan olaylar eğitim camiamızı huzursuzlukların had safhaya ulaştığı bir noktaya getirmiştir. Artık Milli Eğitim de hak, hukuk, adalet, kariyer, liyakat gibi kavramlar mumla aranır hale gelmiştir. Artık hukuksuzluk, usulsüzlük, yandaş kayırma, kul hakkı yeme olağan hale gelmiştir.              

Değerli Arkadaşlarım… Bu MEB Yasasının bazı maddelerinin iptal edilmesi amacıyla CHP tarafından Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır. Türk Eğitim Sen Genel Merkezi, mahkemenin karar verme sürecini hızlandırmak amacıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim KILIÇ’ a mektup gönderme kampanyası başlatmıştır. Şu anda salonda yönetici arkadaşlarımız bu mektupları siz değerli üyelerimizin imzasına sunuyorlar. Lütfen bu mektupları imzalayalım. İmzalanan bu mektupları 25 Kasım Salı günü toplu olarak Anayasa Mahkemesine göndereceğiz.         

Değerli Arkadaşlarım… Bildiğiniz gibi 2013 yılı Ağustos ayında yapılan ve masada memurun görüşülecek bir sürü konusu varken 3 gün gibi kısa bir sürede imzalanan toplu sözleşmeye göre, memurlara 2014 yılında 123 TL ve 2015 yılında ise % 3+3 zam yapılmıştır. Matematik bilmeyen ve derdi memur olmayan bir genel başkanın imzaladığı bu toplu sözleşmeye göre ortalama bir memurun bugün itibari ile aylık kaybı 100 lirayı geçmektedir.             

“TÜRKİYE KAMU SEN MAALESEF YİNE HAKLI ÇIKMIŞTIR”

Toplu sözleşme imzaladığı günden itibaren imzalanan sözleşmenin memurun aleyhine olduğunu bas bas bağıran Türkiye Kamu Sen maalesef yine haklı çıkmıştır. Bugün gelinen noktada hükümet, 2014 yılı için öngördüğü enflasyon tahminini yükseltmek zorunda kalmıştır. Türkiye Kamu Sen olarak kayıplarımızın karşılanması için ek zam talep ediyoruz. Bunun içinde 6 Aralık 2014 Cumartesi günü Ankara’da yapılacak olan miting ve yürüyüş için tüm illerden olduğu gibi Bilecik’ten de katılım sağlayacağız. Ankara’da yapılacak olan miting ve yürüyüş için Türkiye Kamu Sen Bilecik İl Temsilciliği Bilecik’ten ücretsiz otobüs kaldıracaktır. Mitinge katılmak isteyen tüm üyelerimizin hemen şimdi salondaki yönetici arkadaşlara isimlerini yazdırmalarını rica ediyorum.

“MEMNUN SEN YİNE YETKİLİ KONFEDERASYON OLURSA”      

Değerli Arkadaşlarım… Eğer Memnun Sen 15 Mayıs 2015 tarihi itibariyle yine yetkili konfederasyon olursa bütün arkadaşlarımız bilsin ki; 2016 ve 2017 yıllarını da kaybedeceğiz. Bunun gerçekleşmemesi için yapmamız gereken tek şey, hemen yarından itibaren daha çok çalışmak, daha çok çalışmak ve daha çok çalışmaktır.  Değerli Arkadaşlarım… Benden sonra Genel Merkez yöneticilerimiz de sizlere hitap edecekler. Ben bu sebepten dolayı sözlerimi daha fazla uzatmak istemiyorum. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.”


ALTINKAYNAK: “HİSSEYİ ÜZERİNE ALMASI GEREKENLER ALDI”

Yel’in konuşmasının ardından İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak bir konuşma gerçekleştirdi. Altınkaynak, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Hepinize hayırlı akşamlar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum, iyi ki başkanımdan sonra söz almışım. Kıssadan hisseyi üzerine alması gerekenler aldı, bende birkaç kelam etmek istiyorum.  Değerli arkadaşlar, yıllarca örgütlülük mücadelesi vermiş bir kardeşiniz olarak şimdi Bilecik il milli eğitim müdürü olarak görev yapmaktayım. Öncelikle sizleri yürekten kutluyorum. Hakikaten örgütlü olmak güçlü olmak demektir hakikaten herhangi bir sendikaya üye olmak demek yürekli olmak demek. Yıllarca okullarda da söylediğim şey vardı, sizler saygıdeğer insanlarsınız. Bir yere gönül verip orada üyeliğiyle, gönlüyle bulunan arkadaşlarımızsınız. Hepinizi yürekten kutluyor ve alkışlıyorum.

“SENDİKACI KİMLİĞİMİ ESKİŞEHİR'DE BIRAKTIM”

Bugün burada bulunmam bazı arkadaşlarımıza farklı geldi belki; ama inanın ben milli eğitim müdürlüğüne başladığım andan itibaren, sayın başkanımız ve ekibi ziyarete geldiğinde de ifade etmiştim. Sendikacı kimliğimi Eskişehir'de bıraktım. Burada il milli eğitim müdürü olarak çalıştığımın farkındayım. Başkanıma ifade ettim ve siz değerli üyelerine de buradan ifade etmek istiyorum. Benimle birlikte çalışan şef ve memur arkadaşlarımız gayet iyi bilirler asla orada yaptığım görevimi buraya yansıtmayacağıma söz vermiştim. Sayın başkanım konuşmalarında ifade ettiler, hepimiz devlet memuruyuz, bizde burada bakanlığımızın en üst düzey temsilcisiyiz. Sizler de gayet iyi bilirsiniz ki bizim vazifemiz, amirlerimizin almış olduğu kararları yerelde uygulamaktır. Dolayısıyla biz de bakanlığımızın bize vermiş olduğu görevleri yerine getirirken haktan, adaletten, eşitlikten ayrılmamaya büyük özen gösterdik. Yine bundan sonra yapacağımız her çalışmada da bu değerler bizim en büyük şiarımız olacak.

“YAPTIĞIM HER ŞEYİN HESABINI VERMEYE HAZIRIM”

İdareciliğin en önemli vazifelerinden birisi de hesap verilebilir olmak. Başladığım günden beri söylüyorum, yaptığım her şeyin hesabını vermeye hazırım. Nitekim bakanlığımızın müfettişleri tarafından iki defa inceleme geçirmiş olmamam rağmen çok şükür yaptığımız işleri doğru yaptığımız onlar tarafından da belgelendi. Sizlerle bir araya gelme fırsatı bulamıyoruz; ama başkanımla sık sık bir araya gelip gündemi birlikte değerlendiriyoruz. Orada da söylüyorum beni her türlü eleştirebilirsiniz; çünkü eleştiri bizi geliştirir.

“SİZLERDEN BEKLENTİMİZ  SADECE SORUNLARI GÜNDEME GETİRMEK DEĞİL”

Sizlerden bir beklentim de şudur, hepimiz eğitimin en ücra köşelerinde görev yapan arkadaşlarız. Kastettiğim sadece öğretmen arkadaşlarımız değil; şefimizden, memurumuzdan, hizmetli arkadaşımızdan, teknisyenimize kadar tamamınız eğitimin sorunlarını en ince ayrıntısına kadar bilen arkadaşlarımızsınız. Dolayısıyla sizlerden bir beklentimiz de sadece sorunları gündeme getirmek değil o sorunları hep birlikte çözeceğimiz için çözüm önerilerinizi de bizlere iletmenizdir. Bu vesileyle yarınki öğretmenler gününü bütün eğitim çalışanlarımızın öğretmenler gününü şimdiden kutluyorum. Görevi başındaki şehit olan öğretmenlerimizi de rahmetle anıyorum.”