Toplumu oluşturan en önemli faktör ailedir. Özellikle Türk kültüründe aile kutsaldır. Evlilik sadece nikahla yapılan bir sözleşme değil, kutsal bir yapıdır. Bunu kurmak da bir o kadar ehemmiyet ve kutsaliyet ister.
Fakat bu kutsal kurum, maalesef televizyon kanallarında son zamanlarda yeniden hortayan evlilik programlarıyla iyice zedelenir hale geldi. “Çocuk Oyuncağı” bile denecek hali kalmadı çünkü onun bile bir masumiyeti var. Bu programlar sırf reyting uğruna kadın ve erkeğin mahremiyeti, masumiyeti yok sayılıyor. Maalesef biz de de buna kaos sevdası deniyor.
Ben bu programları izlemeye tahammül edemeyenlerdenim. Çevremde izleyen varsa da kesin bir dille uyarıyorum. Film gibi izliyoruz diyorlar. Hayır bu gerçek hayat ve biz bunu o bakış açısıyla değerlendirmeliyiz. Erkekler kadınlara, kadınlar erkeklere sadece kendini beğendirmek için çaba gösterip, reyting yaratacak sansasyon peşinde koşuyorlar, maalesef bizler de buna prim veriyoruz.
Reyting ve eğlendirme kaygısı ile evlilik kurumu popüler kültüre kurban ediliyor. Programlar, gençlerin evlilik kurumu algısını bozuyor.. Evlilik programlarının mutlaka bilimsel bir kurulun denetiminden geçmesi gerekmektedir.