Yinede iktidarın frensizliği karşısında;
“Yetmez ama Evetçilere”.
“Çok bilecilere”
“Adam gibi adamcılara”
ve bil cümle alayına ve” acuk da olsa” kendini koruma altına almak isteyenlere...
Gezi Parkı direnişiyle başladı olaylar.
Aktivist bile olamadılar.
Çapulcu dendi onlara ve tüm dünyaya seslerini duyurdular.
İster bardağı taşıran son damlaydı deyin.
İster Yatak odamızdan, yiyecek içeceğimize kadar varan belirlemeler.
Adını ne koyarsanız koyun.
Ve hatta isterseniz üç beş için yapılan yaygara diyin.
Kim oldukları bilinen gruplar kendilerini tüm dünyaya hayran bıraktırdı.
Büyük Medyanın olmadığı ülkemdeki olaylarda dış dünyanın medyasından takip ettik olayları.
Ve Alman basını şöyle yazdı.
Barbar dediğimiz Türkler çevrelerine sahip çıkıyor.
Fenerli, Cimbom’lu, Kartal’lı, Karşıyaka’lı ve bil cümle taraftar bilinen gruplar içindeydi.
Onlar, yüzler, binler.
Ülkemde Onbinler bilinen gruplar içindeydi.
Ve alayına birden Çapulcu dendi.
Vuran, öldüren, kaçıran kim varsa Terörist olamaktan Aktivist olmaya terfi ettirilmişti.
Çevresine, ağacına ve kentine sahip çıkanlar daha sonra ülkemin geneline yayılacak şekilde Çapulcu edildiler.
Bu aslında artık bıçağın kemiğe dayandığının.
Kendini, yaşam biçimini, çevresini koruma bilincinin bir anda parladığı bir birlikteliğe dönüştü.
Bakan bey’in dediği gibi;
On yıldır iktidar kendi eliyle hazırladığı bölme ve parçalama planını yine kendi eliyle yok etti.
Ülkem insanı Laz, Kürt, Arap, Çerkez, Türk diye bize yedirilmek istenen bölünmüşlüğü bir çırpıda yırtıp iktidarın önüne attı.
Aslında sadece kendi değerlerini korumak istiyorlardı.
Ve kim neyi verirse versin en azından ben kendimi ve beni etkileyenleri korumak istiyorum dedi.
Aslında neyi anlatmak istersem isteyeyim ülkem insanının fıkralarda anlattığı saflık ve temizlikle anlatamam.
İşte bir Fıkra ve yaşanan olayların aslı.
Çiftliğin üç boğası çiftçinin yeni bir boğa satın alacağı dedikodusu yayılınca bu durumu tartışmaya karar verirler.Çiftliğin en eski boğası söz alır: "Çocuklar. Hepiniz biliyorsunuz ben 5 yıldır buradayım. Su an sahip olduğum 100 tane ineği de boynuzumun hakkıyla kazandım. O gelecek olan çapulcuya bir tanesini bile koklatmam!" İkinci boğa söze girer: "Tam da benim söyleyeceklerimi ifade ettin. Ben de 3 yıldır buradayım ve sizlerin de onayıyla 50 tane ineğim var. Yeni Gelenle sonuna kadar savaşırım ama bir tane ineğimi dahi ona vermem!"En gençleri olan üçüncü boğa atılır: "Ben geleli henüz bir yıl oldu. Sizler kadar iri ve güçlü olmasam da 10 ineğin sorumluluğu bende ve hepsini Bende tutmaya devam edeceğim!" Konuşmalarını sürdürürlerken birdenbire 18 tekerlekli devasa bir Tır’ın çiftliğin kapısından girdiğini görürler. Tır'ın kasası şiddetle sarsılırken bir düzine adam içinde bulunan canavarı dışarı çıkartmaya uğraşırlar. Derken tonlarca ağırlığında, bastığı yeri titreten korkunç bir boğa Ortaya çıkar! Birinci boğa: "Ahhhh...düşündüm de belki bu gelen yeni arkadaşa üzülmesin diye bir kaç tane ineğimi ayırabilirim!" İkinci boğa: "Daha önce de söylediğim gibi 50 tane inek bana çok geliyor. 20-30 tanesini ona verebilirim belki!" Üçüncü boğaya baktıklarında şaşkınlığa düşerler: Hayvan, Alev gibi Kırmızı ve sert bakan gözlerle, boynuzlarını öne çıkartmış bir ayağı ile hızlı hızlı toprağı eselerken, solukları yerden toz kaldırmaktadır!
Birinci boğa atılır:
"Evlat sakin yapma! Eğer ona saldırırsan kesinlikle ölürsün! bırak birkaç ineğini alıversin."
Genç boğa cevap verir: "Valla razı olanlar için ne yaparsa yapsın da!
Ben sadece benim bir boğa olduğumdan EMİN olmasını istiyorum."
Hoşça ve Dostça Kalınız. Saygılarımla…