Sevgili okurlarım; bu yazımda Ekonomist olmamama rağmen ülkemizin ekonomisini ele alacağım, lütfen beni bağışlayın. Son aylarda tüm ülke olarak ekonomide dar bir boğazdan geçmekteyiz. Birçok çevre ise bu sıkıntıyı dövizdeki yükseliş olarak görüyor.
Ben aynı fikirde değilim çünkü yaşanan sıkıntının başlıca sebebi sadece dövizdeki yükseliş değil, bu sıkıntının farklı sebepleri var.
Bu sebeplerin başında Covid-19 geliyor. Covid-19 sadece ülkemizde değil, dünya ekonomisinin kötü gidişatında da önemli rol oynadı.
Dünya üzerinde yaşanan Covid-19 salgını güçlü olmayan ülkelerde bizim ülkemiz gibi ekonomik krizlere sebep oldu. Biz de kabul edelim ki dünya üzerinde çok güçlü bir ülke değiliz.
Bu krizden ekonomisi güçlü olan ülkeler de etkilendi ancak bizim kadar, yani Türkiye kadar etkilenmedi.
Bu salgında güçlü olan ülkelerin paraları değerini koruduğu gibi, ekonomileride bozulmadı. Bizim gibi dünya ekonomisinde gücü sınırlı olan ülkelerde hem enflasyon tırmandı, hem de döviz kurları yükseldi.
Geçtiğimiz Kasım ayı itibariyle döviz kurlarının da önüne geçilemez hale gelmesi nedeniyle ne yazık ki tüm sektörlerde raf etiketleri neredeyse 2-3 katına çıktı.
Aralık ayında bu durumun önüne geçilmesi için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin hazırladığı bir proje yine Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanarak yürürlüğe konuldu.
Yürürlüğe konulan projede Döviz kurlarının yükselmesini önlemek için ülkedeki sıcak paranın dövize değil, bankalara TL olarak yatırılması amaçlandı. Bunun adı ise (kur korumalı mevduat hesabı) idi.
Evet sevgili okurlarım; biz ne kadar dünya ekonomisinde zayıf bir ülke olsak dahi, ülkemizde yaşayan insanların döviz alımı yaparak ülke ekonomisini etkileyecek kadar ellerinde paralarının olduğunu hissediyoruz.
Köyde yaşayıp da çiftçilik yapanlarınız bilir, sulama yaparken suyu hangi yöne çevirirsek o yöne gider.
Ben genellikle köyümde çiftçilik yaparken fasulye sulardım. Suyu fasulye karığına verir, o karık sulandıktan sonra diğer karığa verirdim yani bilinçli olarak burada suyun yönünü tayin etmek önemlidir.
Yazımın ilk başlarında altından söz etmedim ama düşüncelerim hepsini kapsıyor. Bundan dolayı sizin anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.
Üzülerek söylüyorum ülkemizde paradan para kazanmak için çaba sarfeden oldukça yüksek bir kesim var.
Paradan para kazanmak hiçbir zaman toplumsal bir yarar sağlamaz. Paradan para kazanan insanlar belki de farkında olmadan yaşadıkları ülkedeki insanları sömürür.
Oysa paradan para kazanmanın farklı bir yolu da olmalıdır. Bu yol insanların paralarını üretimde değerlendirmeleridir.
Şuan itibariyle ülkemizde hükümet olan ve ülkemizi yöneten Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, altın ve döviz kurunun yükselişinin önüne geçilebilinmesi için ülkemizde paradan para kazanmak için çaba sarfeden ve elinde sıcak para olan insanları (döviz korumalı mevduat hesabı)na yönlendirdi.
Konu başka bir yönüyle ele alınırsa, sıcak para faize yönlendirildi. Bu yönlendirme döviz kurlarındaki yükselişi durdurdu. 18 liranın üzerinde olan Dolar, bir gecede yaklaşık 12 liraya kadar düştü. Bu projenin üzerinden yaklaşık bir ay geçti başarılı oldu mu evet bence başarılı oldu ancak bu projenin ülkenin geleceği ve kalkınması açısından çözüm olmayacağını düşünüyorum.
Çünkü ülkenin kalkınması ve gelişmiş ülkeler ile yarışması için Türkiye'deki altın ve döviz kurlarına giden paranın kur korumalı mevduat hesaplarına değil üretime sevkedilmesi gerekirdi.
Yukarıda da belirttiğim gibi su ne tarafa çevirirsen o tarafa gider önemli olan suyu doğru yere çevirmektir.
Sevgili okurlarım; ben ekonomist değilim. Yazımın başında da söylediğim gibi arzu ederdim ki döviz alımında kullanılan para-kur korumalı mevduat hesaplarına değil de üretime sevkedilsin.
Konuyu diğer yandan ele almamız gerekirse yönetim olarak ülkede faizin düşürülmesi arzu ediliyor, bir taraftan ise insanların paralarını faize yatırmaları teşvik ediliyor. Bu durumda benim kafamı karıştırıyor ve bir anlam veremiyorum.
Ülkemizin yapacağı üretim ve ihracatla düzlüğe çıkacağını hepimiz biliyoruz. Bundan dolayı dövize giden paranın akışı kur korumalı mevduat hesaplarına değil, üretime sevkedilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin “yakın ekonomi tarihinin en kritik günü 20 Aralık 2021 idi. Kur korumalı mevduatta gelinen noktayı tatmin edici buluyor musunuz? Özellikle TL'nin dövize dönüşünü durdurdu ama dövizden TL'ye geçişi teşvik etmek adına yeni adımlar söz konusu mu?” şeklindeki soruyu yanıtlayan Sayın Erdoğan, “finansal piyasalardaki istikrarın devamına ve TL'ye olan ilginin artmasına yönelik ilave çalışmalarımız sürüyor” diyerek cevaplandırdı.
Ben ümit ediyorum ki inşallah bundan böyle TL'ye olan ilginin artırılmasına yönelik çalışmalarda ülkemizdeki sıcak para üretime sevkedilir. Çünkü toplumsal ve ülke olarak kalkınmak paradan para kazanmakla değil üretim ile gerçekleşir.