“Kadının toplumdaki rolü” nedir diye sorduğumuzda büyük büyük laflar edilir, süslü cümleler kurulur, üst perdelerden ahkâmlar kesilir ama gerçekten kadınlarımız bile kendisinin bilhassa gelecek için ne denli önemli olduğunun farkında mı?
Erkek egemen bir toplumda yaşayan kadınlarımız, Cumhuriyet tarihi ile birlikte çok önemli kazanımlar elde etti. Mustafa Kemal Atatürk, fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirmek için hiçbir ülkede olmayan reformlara imza atmış, “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" demiştir. Ulu önderin kadınlarımıza duyduğu önem ve güven, maalesef toplumumuzda istenen düzeye ulaşamadı. Profesyonel hayatta yer edinmeye başlayan kadınlara maalesef hala cinsiyetçi söylemler, hareketler devam ediyor.
Çağlar öncesinden kalan “kadın güçsüzdür” imajını tüm dünyada isimlerini duyuran başarılı kadınlar her ne kadar yıkmaya çalışsa da karşılarında duvar gibi duran “kadının yeri evidir” çetesiyle baş edemiyor.
Sivil toplum örgütleri, kadın hakları savunucuları 2022 yılında hala “kadın bireydir, kadının da hakları vardır” sloganları atıyorsa, ortada çok büyük bir yanlışlık dönüyor demektir.
Halbuki sadece “anne” olmasının kutsaliyet gördüğü toplumumuzda, anne kavramının “gelecek mühendisliği” olduğu es geçiliyor. Güçlü, özgüvenli, merhametli, saygı duyulan bir kadın, bir anne kendisi gibi çocukları da yetiştirdikçe bu toplumun bütün yaraları sarılır. Sevilen bir kadın sevmeyi de öğretir. Kendisini sevmeyerek büyütülen çocuklar, ileride büyük travmaları olan, üçüncü sayfalara konu olan bireyler haline gelir.