Deprem bir tabiat olayıdır , Türkiye ise bir deprem ülkesidir dolayısıyla gündelik hayat yaşanırken bile deprem gerçeğini göz ardı etmemeli bu gerçekliğe göre dizayn etmeliyiz çünkü tabiatla inatlaşılmaz. İnsanı pek çok canlıdan ayırt eden özelliklerinden birisi de tecrübelerinden ders almasıdır.
Ne yazık ki son yaşadığımız doğal afet bize hiç ders almadığımızı çok acı bir biçimde gösterdi. Tabi “varlık sebebi” bu gibi afetlerde vatandaşının yanında olmak mağduriyetini mümkün olduğunca azaltmak olan kurumların bunu yapabilme kapasitesinin yapması gerekenin çok uzağında olduğunuda.
Pek çok sebep bulunabilir üzerine kafa yorduğunuzda ancak daha temel bir anlayışın diğer yanlışlara Domino etkisi olduğu kanaatindeyim.
Nedir bu temel hata? Devlet ve Vatandaş ilişkisine dair; Devlet mi vatandaş için vardır yoksa vatandaş mı devlet için var sorusunda doğru cevabı ıskalamak.
Ayrıca refah seviyesi, şeffaflık, hesap verilebilirlik, özgürlük(ler),adalet ve hukukun üstünlüğü kavramlarının birbirleriyle ne kadar ilişkili kavramlar olduğunu anlamakta bir o kadar önemli
Eleştirilere yönelik takınılan tavrı ise son derece hatalı buluyorum. Eleştirinin olmadığı yerde yozlaşma kaçınılmazdır. Her kazada her afette ve felakette eksiklikleri görüp bir sonrakine hazırlıklı olabilmek için bunlar dile getirilmelidir ancak dile getirildiğinde çözüme kavuşturulması için adımlar atılır ve ilerleme kaydedilir. Yazar Aziz Nesin’in söylediği gibi;
“İnsan yalnızca söylediklerinden değil sustuklarından da sorumludur”
Son olarak bahsetmek istediğim konu ise komplocu mantık ve kadercilik yani deprem silahla tetiklendi bunu da dış güçler yaptı ve kader böyleymiş denilerek kestirip atmak . Şu soruları sormak gerek;
Şehir planlamasındaki yanlışlar , yönetmeliğe uygun şekilde düzgün inşa edilmeyen yapılar, imar afları bunların sorumlusu da başkaları mı?
Deprem gerçeğiyle yaşayan bir ülke Japonya da değil de niçin burada böyle işliyor kader?
Ne zaman ki bu sorulara dürüst cevap verip gerekenler saptanıp gerektiği şekilde yapılır, gereğini yapmayanlar cezalandırılır o zaman tam anlamıyla deprem sorunuyla başa çıkabiliriz.
Atatürk’ün sözünü hatırlatmak isterim;
“Kaza,kader,talih ve tesadüf kelimeleri Arapçadır; Türkleri ilgilendirmez”